İstanbul’daki ilk maçın başlamasıyla birlikte Dortmund ile kora kor mücadeleye giren Galatasaray, geride boş alanlar bırakınca erken gelen gollerle Arena’da havlu atmıştı. Skor farkını da zaten (4-0) ilk maçta yaşamıştı. İlk maçtan alınan ders ile kalabalık orta saha, boş alan bırakmama ilkesiyle kontrollü giden maçın yan hakeminin kaçırdığı ofsayt golle ilk yarı 1-0’a bağlandı.
Dörtlü defans, dörtlü orta saha, önünde Sneijder, en önde de Umut Bulut ile başladığımız oyunda İstanbul’dakinin aksine az pozisyon veren bir takım görüntüsündeydik. Pozisyonlar da üretemedik böyle olunca..
İlk 45 dakikada genelde top Alman temsilcisi Dortmund takımındaydı. Biz ise topun arkasında olmayı, kalabalıklaşarak, yardımlaşarak rakibe boş alan bırakmadık. Çok yavan, pozisyonu az olan maçta her iki takım da antrenman havasındaydı dün gece. Ortaya konan futbol tatsız ve tuzsuzdu.
İkinci yarıda da değişen çok şey yoktu. Dortmund da bize uydu. Alman ekibi kendi alanında geriye yana paslarla maçın bir an önce bitmesini ister gibiydi. Ama Galatasaray defansı Dortmund’un gol atması için elinden gelen her şeyi yaptı. Yediğimiz ikinci gol yan toptan geldi. 7 Galatasaraylı 2 Dortmund’lu vardı. Ama yine de golü kalemizde gördük. Adam alma, paylaşım hiç yok, konuşmak zaten yok.
Prandelli 4. yıldızın peşinde olmaya devam etsin. Zaten anlaşması da bu yönde Galatasaray’la. Şampiyonlar Ligi anlaşması olmadığından kimse ceza da kesemez kendisine. Hah hah ha!
İkinci vitesten bir türlü üçüncü vitese geçemeyen, orta sahada yan top ve geriye oynaması alışkanlık haline gelen Galatasaray’a, Prandelli de her maça ayrı kadro çıkararak yardımcı oluyor. Melo tribünlere oynamaya devam ediyor. Bu Galatasaray’dan ne olur? Bana göre toparlanması zor olur.
Bir sözüm de seyirciye. Desteklemek için stada geliyorsun. Ceza alması için de her türlü çirkinliği yapıyorsun. Böyle seyirci olmaz olsun.