Ne midemiz kaldırıyor ne de havsalamız alıyor!
Medyaya ‘İşte Fethullah Gülen’den sert açıklamalar! İşte beddua ettiği anlar!’ başlığıyla yansıyan ve ‘o çirkin kasetçileri, şantajcıları’ tanımadığına inanmamızı isteyen, bizleri inandırmak için de hezeyan içerisinde sarf edilen “Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin’ şiirsel beddua soslu sözlerini üzülerek dinlediğimi söylemeliyim...
Üzülerek dinledim. Maalesef sahiciliği ve inandırıcılığı noktasında bir şey diyemeyeceğim.
Zira günlerdir sabah akşam Gülen Hocaefendi konuşuyor ve maalesef ne konuşuyorsa aksi tecelli ediyor.
Kendi kardeşlerinizin boğazını sıktıracak, insanların sadece onuru değil dini duygularına hasar verdirecek kadar kirli bir oyunun parçası haline nasıl geldiniz? Odatv’nin bile kapısından geri çevrilen bu ‘yüzleri karanlık’ kirli adamlar kimler?
Sahi, Fethullah Gülen sabah akşam konuşup telin edince, sizler yazılarınızın başlığına afili ‘utanıyorum’ başlıkları atınca inandırıcı mı oluyorsunuz? Sizi bilmem ama günlerdir olup bitenden bizler insanlık adına ‘utanıyoruz’! Ve bu utanma ‘yazı başlığına’ çekilmiş bir utanma da değil!
Cemaati temsil ettiğini söyleyerek cemaat adına ‘Hiçbir ahlaki sınır tanımıyoruz’ diyen ahlaksız şantajcılarla ‘aynı dini hassasiyetlere sahip olduğumuz’ için utanıyoruz.
Kavganın seviyesizliğinden, ahlaksızlığından, otel odalarına-banyolarına kamera yerleştirilerek bakanların, milletvekillerinin mütesettir eşlerinin, çocuklarının görüntülerinin alınmasından, insan onurunu zedeleyen ‘sınırsız şantajcılarınızdan’ kimse utanmasa da bizler utanıyoruz.
***
Bırakın demokratik ülkelerde, hukuk devletinde ‘yolsuzluk rüşvet’ olmaz edebiyatıyla yapılan ahlaksızlığın üzerini kapatmaya çalışmayın. Kimse yemiyor artık.
Evet, Türkiye’de hukuk devleti olsaydı ‘yolsuzluk-rüşvet’in arkasına sığınarak iktidar devirmeye kalkışamayacağınızı da bunun bedelini ödemeye ömrünüzün yetmeyeceğini de bilir vedahi buna cesaret de edemezdiniz!
Bir de hukuk, demokrasi sakızı çiğniyorsunuz öyle mi?
Şu yaşananlara bakınca insanın ‘yahu darbecilerin bile bir ahlakı varmış’ diyesi geliyor.
Keşke Fethullah Gülen hepimizin gönlünde ‘gözü yaşlı, Allah dostu, peygamber aşığı ve veli olarak’ kalabilseydi.
Keşke Fethullah Gülen tüm bu olup bitenleri reddediyormuş gibi yaptığı takiyyeci açıklamalarla aynı zamanda cemaatinin anlayacağı dilde ‘haydi devam’ mesajları vererek bir de akıllarımızla dalga geçmeseydi ve gönüllerimizde onulmaz yaralar açmasaydı.
Düne kadar hala samimiyetinize inandığım için ‘keşke böyle olmasaydı’ diyordum... Şimdi ise keşkeler yok lügatimizde. Her şeyin farkındayız.
Yıllarca mütebessim yüzlerinize baktığımızdan, üzerlerine ‘Allah için vur’ yazısıyla kendi nezdinizde meşrulaştırdığınız sopalarınızı görememişiz. Tam da bu yüzden ‘28 Şubat’ta biz daha iyiydik’ sözlerinizin aslında bir arsızlık, bir utanmazlık olduğunu fark edemeyip tuhaf bir şaşkınlık içerisinde 28 Şubat’ta nelerin yaşandığını sıralayıp durduk yıllarca.
Vesayetçi rejimle kelle koltukta mücadele eden, hayatını ortaya koyan ‘adam’a utanmadan, sıkılmadan, demediğinizi bırakmadığınız halde yine de anlamaya çalıştık.
Yanılmışız.
Evet, biraz geç oldu ama ‘takiyyeli’ dillerinizin şifrelerini çözdük nihayet.
Biz 1 deyince gerçekten kastettiğimiz 1 oluyordu. Bahse konu siz olunca 1 deyince başka türlü anlamamız gerekiyormuş meğer. 28 Şubat’ta burnu kanamayanlara, kılına zarar gelmeyenlere oturup 28 Şubat garabetini anlatmaya çalıştık.
Şimdi anlıyorum.
28 Şubat davasına ‘düdük çalarak’ sahip çıkmanızdan daha doğal ne olabilirdi ki?
Siz aslında ‘28 Şubat mukayesesini’ bizler için yaptınız ve şu mesajı verdiniz hepimize:
‘28 Şubat’ı mumla aratacağız size!’
Arıyoruz sahiden de...
O dönem ötekileştirildik, memleketten kovulduk, ikna odalarına girdik.
Askerin postalı vardı, tankı vardı, tehdit vardı, tahkir vardı... İstemedikleri siyasetçileri tehdit ediyorlardı elbette...
Ama bu kadar kirli kasetlere, ama bu kadar aşağılık şantajlara onlar bile tevessül etmemişlerdi.
Şimdi beni dinleyin...
28 Şubatı atlattık, 27 Nisan e muhtırasını atlattık, 367 krizini geride bıraktık.
Bugünleri de geride bırakırız Allah’ın izniyle...
Büyük yolsuzluk operasyonu... Halk Bankası... İmparatorluğun çöküşünü izlemek... Ellerini ovuşturan Ricciardone! Vay anam vay! And olsun sizleri de aşarız.