Fenerbahçe’nin ne yazıkki bu sezon lige çok kötü başlamasına rağmen düzelmesi de bir hayli zor gözüküyor. Feyenoord karşısında oynamış olduğu futbol ne kadar beğeni kazanırsa kazansın ligde hala sürüngenleri oynuyor. Ezeli rakipleri Beşiktaş ve Galatasaray maçları kazandıkça aradaki puan farkını da açar gözüktü. Şimdi zirvede olan Başakşehir’le Fener’in arasındaki 8 puan fark, ligin ilk yarısının üçte biri bitmesine rağmen beklenen düzeydeki futbol bir türlü sergilenemediği için kapanmadı. Bu fark Fener’e hiç yakışmıyor.
Fenerbahçe sadece bir deplasmana çıktı. O da Osmanlıspor karşısında iki puan kaybetmedi. Şansının yardımıyla zar zor bir puan kazanan oldu. Eğer Osmanlıspor’un üç topu direklerden dönmemiş olsaydı, kaleci Volkan’ın önemli kurtarışları olmasaydı, maçın skoru Fenerbahçe aleyhine biterdi. Advocaat sadece düşüncesine göre Feyenoord karşısında oynanmış oyunu tekrarlatamıyorsa onu da sorgulamak lazım. Bana göre futbolcular yerli yerinde iyi oynamıyor.
Advocaat da şu ana kadar bana göre başarılı değil. Bir kaç maç daha bu kötülük devam ederse o zaman Fenerbahçe’nin şampiyonluk hayalleri “Kaf Dağı”nın ardında kalır.
Orta sahası iyi gözükmeyen hangi takım olursa olsun başarısı şansa kalır. Fenerbahçe’nin orta sahası ne yazık ki, beklenen düzeyde değil. Hücum bölgesinde özellikle Emenike gol attığı süre iyi, gol atamadığı zaman o da saçma sapan futbol oynamaya başlıyor. Sow etkisiz, Volkan Şen ise Vespa motosiklet gibi sol çizgide bir şeyler yapmaya çalışıyor, fakat egolarının da esiri olarak hücum oyunu oynamaktan uzak gol vuruşları da yetersiz oldu. Sol bek İsmail Beşiktaş’taki İsmail değil. Şener de aşağı yukarı aynı benzerlikte. Kısacası Fenerbahçe 3.5 kişilikle var olmaya çalışıyor ama takım halinde bir türlü var olamıyor.
Bundan sonra merakla Fenerbahçe’yi beklemek zorunda kalıyoruz. Bu kadar puan farkı varken yabancı teknik direktöre hoşgörü, yerli teknik direktör olsaydı şimdiden görevine son verilirdi.