Bu itibarsızlaştırma kampanyasının arkasında ne var?
19 Mart 2022 Cumartesi
Devletin 20 senedir peşinde olduğu, adım adım iz sürdüğü Hablemitoğlu cinayetinin kilit ismi eski özel harekâtçı Nuri Gökhan Bozkır, adalet önünde hesap veriyor... Faili meçhul siyasi cinayetler arasında en kritik öneme sahip bu suikastin aydınlatılması, FETÖ'nün devlet içinde nasıl yuvalandığını ve hangi tarihte nerelere kadar sızdığını da göstermesi bakımından çok çok önemliydi... Bu kişi şimdi Türk adaleti önünde hesap veriyor...
**
Zaman zaman açık kaynaklardan, devam eden bu soruşturmalara ilişkin neler yaşanıyor diye bakarım... Ne zaman getirilmiş, hakkında açılan davada bu kişi neyle suçlanmış, savunmasında ne demiş gibi... Bu verileri toplamaya çalışırken, hem Ergenekon'un hem de FETÖ'nün avukatı olarak tanıdığımız Vural Ergül'ün garip, garip olduğu kadar da dezenformasyon yüklü açıklamalarına denk geldim... Hablemitoğlu cinayeti şüphelisi Nuri Gökhan Bozkır'ın, Türkiye'de çeşitli silah firmalarıyla ilişkisi olduğunu, bu ilişkide olduğu firmaların da TSK'ya silah ve mühimmat verdiğini iddia ediyor. Buradan da yola çıkarak, Hablemitoğlu suikasti zanlısı ile Savunma Sanayi Başkanlığı'nın ilişkisi olduğu tezini ortaya atıyor... Elbette bu gerçeklikten uzak iddiaya cevap vermeye gerek yok... Fakat bu iddiayı gündeme taşıyan Vural Ergül'e daha yakından bakmakta yarar var...
**
Vural Ergül, 251 kahraman vatan evladını şehit verdiğimiz FETÖ'cü alçak cani kalleş teröristlerce tertiplenen işgal ve darbe girişimi gecesi, darbecileri alkışlamış bir adam...
**
Bu paylaşımları nedeniyle FETÖ terör örgütüne yardım suçlaması kapsamında 3 yıl 45 gün hapis cezasına çarptırıldı. Allah aşkına 15 temmuz gecesi darbecileri alkışlayan bir adamın, yerli ve milli savunma sanayimizle ilgili 'hassasiyet' gösterdiğine nasıl inanalım?.. Sadece bu da değil... Adam FETÖ'nün tertipleri sırasında apaçık Ergenekon davasının avukatıydı... Önce kendisini, "Uğur Dündar'ın avukatı" olarak tanıdık. Peşinden Ergenekon davasının sanıkları Vedat Yenerer ile Sevgi Erenerol'un avukatlığını aldı. Silivri Cezaevi'nde sadece avukat gibi değil aynı zamanda bir aktivist gibi, davaları kilitlemeye çalışan tavrıyla her akşam haber bültenlerine konu oluyordu o yıllarda... Ancak ısrarla, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının arkasında, FETÖ'nün değil, hükümetin olduğu tezini yükseltip, bu fikri tahkim etmeye çalışıyordu... Sonra da zaten 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından MİT TIR'ları kumpasına imza atan FETÖ'cü Tuğgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatlığını üstlenerek pozisyonunu daha açık güncelledi. Bir adam hem katilin hem maktulün avukatlığını yapar mı?.. Yaparsa ancak bir nedenle yapar zaten... O neden her neyse, elbet o da çıkar gün yüzüne...