Muhalif olmak güzel şeydir.
Gerekli şeydir.
Herkesin her yapılana kafa salladığı bir ülkeden hayır gelmez kimseye.
O yüzden uyarı şart.
O nedenle muhalefet elzem.
Muhalefet, ayna gibidir.
Sana gerçekliğini gösterir.
Sen aynaya bakarak kendine çeki düzen verirsin.
Muhalefetin eleştirel varlığından güç almasını bilen yıkılmaz.
Her yaptığını doğru kabul edenler veya her yaptıklarına yöneltilen eleştirileri bozgunculuk olarak değerlendirip kulağının üstüne yatanlar yani başkaları ne derlerse desinler sadece kendi doğruları üstüne kapananlar kendilerini güçsüzleştirirler.
Gücünü sadece kendinden almayacaksın.
Kendindeki gücü kim ne derse desin bildiğimi yaparım formatına dönüştürmeyeceksin.
Güç beraberinde yağdanlıkları taşır.
Ne söylersen doğru ne yaparsan hikmetli diye alkış tutan yağdanlık takımı senin üzerinden kendine güç sağlama derdindedir aslında.
Seni seviyor görünmelerine aldanma.
Zira o yağdanlıklar güç kimdeyse onu severler.
Dün başkalarını seviyorlardı.
Bugün seni seviyorlar.
Yarın başkalarını severler.
Çünkü onlar gücün kendisini severler.
O yüzden vıcık vıcık yağcıdırlar.
Soytarılıkta sınır tanımazlar.
Akıllı güç sahipleri iki şeyi yapar:
Birincisi, çevresine aklıyla katkı sağlayacak, yani gerektiğinde hem önerileriyle yol gösterecek hem de yanlışları göstererek yol açacak kimseleri bulundururlar.
İkincisi, karşısında muhalif olarak hizalanmış insanların ne dediğine kulak kesilirler. Velev ki düşman bile olsalar düşmanların dediklerinden de ders çıkartırlar.
Başka türlüsü yıkım getirir.
***Muhalefet demek, her yapılıp edilene veya her söylenene karşı çıkmak değildir.
Muhalefet iyi ve güzel olanın yanında hizalanmaktır.
İyi söz kimden gelirse gelsin alkışlamak, iyi bir iş kim tarafından yapılırsa yapılsın koşulsuzca destek sunmaktır.
Dahası, iyi niyetle yol göstermektir
Eksiklik varsa onu söylemektir.
Sadece söylemekle yetinmeyip başkaca yapılması gerekenlerin nasıl yapılabileceğini de açık seçik göstermektir.
Her yapılana her söylenene karşı çıkmak muhalefet değildir.
Adına muhalefet dense bile yıkıcılıktır.
Muhalefeti yıkıcılık olarak görenler inşa edici olamazlar.
Ülkeye zarar verirler.
İktidarı kontrolsüz veya paylaşımsız mutlak bir güç kullanımı eksenine oturtmak nasıl ki ülkeye zarar verirse her yapılana hiddetle ve şiddetle karşı çıkan bir muhalefet anlayışı da mutlak surette zarar verir.
Cumhurbaşkanımızın başlattığı bir yardım kampanyasına karşı çıkanların söylediklerine bakıyorum da şaşıyorum.
Şaşkınlığın ötesinde üzülüyorum.
Ölümcül korona günlerinden iktidar devşirme hesapları yapan o eski Türkiye artığı yıkıcı muhalefet anlayışı “Saraya zırnık yok!” söylemi üzerine oturan yıkıcı ve çirkin bir saldırı kampanyasından medet umar hale geldiler.
Kimin ne söylediğini bu günlerin hatırına ismen zikrederek aktarmayı doğru bulmuyorum.
Lakin içlerinden biri var ki kendine yeni bir gelecek ararken o eski yıkıcı muhalefet anlayışına arka çıkmayı marifet zannediyor.
Öyle ki mevcut yıkıcı muhaliflerden farkını ortaya koymak için hep terslikler arıyor. Fenası, mevcutlara rahmet okutturacak ters laflar etmeyi siyasetinin eksenine oturtuyor.
Diyor ki mesela:
“Devletler bugünlerde vatandaşlarına yardım yaparken biz vatandaşlarımızdan yardım topluyoruz. Burada bir terslik yok mu?”
Var elbette.
Tersliği görmek istiyorsan aynaya bakman yeterli olur.
Muhalif olmak hep iktidardakine ayna tutmak değildir.
Gerçek muhalif evvela kendine ayna tutar.
Tutarlı olmayı, muhalif olmanın ilk şartı sayar.
Söylediğinde ve yaptığında hiçbir terslik görmeyen, başka bir deyişle tersliği sadece iktidar katındakilerde arayan bir muhalefet anlayışının yol açtığı yıkım korona yıkımı gibidir.
İktidar anlayışımızı da muhalefet anlayışımızı da yeniden gözden geçirmemiz gereken ibretli günlerden geçerken muhalefetimizin kendisine bulaşan yıkıcı virüsü sağa sola bulaştırmaya çalışan tavrında sizce de bir terslik yok mu?
Cumhurbaşkanımızın yardım çağrısı gönüllülük esasına dayanıyor.
Dileyen verir, dileyen vermez.
Milletimiz böyle bir kampanyayı bekliyordu. Devletimizin yaptığı sadece bu işe öncülük etmekten ibarettir.
Sağda-solda başkaca kuruluşların para toplamasının yol açacağı sorunların da peşinen önünü kesmektir.
Ülkemizde geçmişte Atatürk heykelleri dikmek için bile yardım kampanyası düzenlendiği biliniyorken varlıklılarımızın yoksullarımıza bugünlerde gönülden el uzatmasına öncülük etmeyi “devlet zaafı” olarak değerlendirmek zinhar iyi niyetlilikle bağdaşmaz.
Fransa vb. devletler de bu tür yardım kampanyaları başlattılar işte!
“Başka devletler!” üzerinden kendi devletine ayar çekmeye çalışan ters ve zararlı bir muhalefet dilinden kaçınmak lazım.
İKİ ÜZÜCÜ HUSUSA DİKKAT
İki şey hakikaten üzücü…
Bir: Hisarcıklıoğlu dostumuzun başkanı olduğu TOBB’un 10 milyonluk katkısı.
Yakışmadı sevgili dostum!
Milyonlarca üyesi bulunan ve hatırı sayılır bir sermaye birikimine patronluk eden, dahası iktidarın her türlü himmetine mazhar olan TOBB çıtayı en yükseğe çıkartmalıydı.
İki: Kamu kurum ve kuruluşlarında amirlerin göze girmek için çalışanlardan mecburiyet tahtında kesintiye gitmeleri.
Yardımın ruhuna gölge düşürmemek lazım.
Kim ne kadar yardım yapacaksa kendisi karar vermeli.
Gönüllülüğün yerini zorlayıcılık alırsa hem Cumhurbaşkanımızı yıpratmak için pusuda bekleyenlerin değirmenine su taşınmış olur hem de yardımlaşmanın ruhuna kibrit suyu dökülmüş olur.