Yakında külotla sokağa çıkar mıyız?
Eminim çoğumuz içinden "yok daha neler" diye geçiriyordur.
Haklısınız, henüz külotla sokağa çıkanımız olmadı ama ondan daha beteri "ipkini" ile çıkanımız oldu.
Hocam nasıl olur ya emin miyiz?
Eminim arkadaş, gündemi takip etmiyor musunuz?
Modelim diye ortalıkta gezinen proje bir soytarıya, eskiden ip diye satılan şimdilerde don diye yutturulan plaj giysisi giydirilip tarlaya sürülmedi mi?
İstanbul'un göbeğinde, kalabalığın en yoğun olduğu saatlerde, insan trafiğinin en yoğun olduğu caddelerde kasıtlı olarak gezdirilen bu projeye vatandaşlar dayanamayıp tepki göstermedi mi?
Tepki gösterilen soytarı utanacağı yerde görevini yapan polis memuruna hareket göstererek pişkince 'Polis Bey, yüzüme bakar mısınız? Siz nasıl bir vatandaşınıza 'psikolojisi bozuk' diyerek teşhis koyup hakaret edersiniz? Polis Bey beni dinliyor musunuz?' diyerek tepki göstermedi mi?
Bütün tehlike bu mu?
Olur mu!
Genç kızlarımızın giydiği ve çoğu vatandaşımızın eleştirdiği avuç içi kadar kot şortların ip şeklinde olanları yakın zamanda kıyafet diye piyasaya sürülmedi mi?
Hangi birini anlatayım...
Aman Allahım!!!
Peki, hocam neler oluyor, nereye gidiyoruz?
Vallahi görmeyi bilene neler olduğu çok açık.
Bu milletin altına oyan ve özellikle de genç kuşağı hedef alan psikolojik harp saldırıları tam gaz devam ediyor.
Hocam o zaman bu adamlar bizi yakında sutyenle sokağa çıkarırlar.
Yahu etrafınıza bir bakın zaten çıkarıyorlar.
İşler öylesine çığırından çıktı ki, iş öyle bir boyuta geldi ki artık bu olan bitene, bu çıplaklığa kadınlarımız tepki vermeye başladı.
Burada üzerinde durmamız gereken konu bu işin dip noktasının neresi olduğu.
Bu İşte Dip Nokta Neresi...
Birileri on yıl sonra çıkıp caddelerde çırılçıplak yürümeye kalkar mı?
Avrupa plajlarında olduğu gibi yarın çıplaklar kafesi, çıplaklar barı, çıplaklar oteli görür müyüz?
Emin olun boş bırakıldığı takdirde bunlar olmayacak şeyler değil.
On yıl önce ileride bunlar olacak diye bugünleri anlattığımda, insanların çoğu bana çıldırmış gözüyle bakıyordu.
Ama hepsi oldu.
O günler tehlike görülemediğinden bugün milletçe yaşanan sürece bakıp nereye savruluyoruz diye şikâyet ediyoruz.
Emin olun aslında nereye savrulduğumuz, nereye gittiğimiz belli.
Yaşadığımız ahlaki çöküntü bu hızla devam ederse uçurumun kenarına çok yaklaştık, yok olmaya gidiyoruz.
Yabana atmayın dediklerimi...
Felaket tellalı değilim, psikolojik harp uzmanıyım.
Bu sıfatla da ikaz ediyorum...
Bu tür operasyonlar böyle yürütülür, bir ulus böyle çökertilir, böyle yok edilir.
Bu tür olayları hafife alır, toplum olarak tepkimizi ortaya koymazsak İstiklal Gazisi rahmetli dedemin sözünü hatırlamak zorunda kalırız.
Şöyle derdi rahmetli gazim;
"Hırsızlık yumurta çalmayla fahişelik bir öpücükle başlar."
Ne kadar doğru bir söz değil mi?
Aslında bu sözün tecelli ettiği o kadar çok yaşanmış var ki.
LGBT dediğin sapıklık da bir sanat güneşiyle doğmadı mı?
Haydi Provokatörler Sahaya...
Şimdi seyredin.
Sen misin bunları diyen...
Şimdi bütün provokatörler, üç paralık aklı olanlar koro halinde aynı ağızdan bağrınacak.
"Yav sen ne cahilsin, bunlar küreselleşen dünyanın, modern dünyanın gerektirdiği yenilikler. Kır zincirleri, hangi çağda yaşıyorsun?"
"Arkadaş çok geriden geliyorsun modern çağı yakalasana!"
Bende o aklı evvellere sesleniyorum.
Hayran olduğun modern(!) Batı'ya baksana senin gibi giyineni var mı?
O kurnaz(!) aklınla sorgulasana dünyada senden başka bu kadar süse püse düşkün bir millet var mı?
Olmadığını ben değil tüm Avrupalı turistler söylüyor.
Avrupalıların çoğu "Çok rahatsınız sizler kadar makyaja düşkün, sizler gibi giyinen bir başka millet görmedik" diyorlar.
Doğru mu söylüyorlar.
Hiç şüphe etmeyin doğru söylüyorlar.
Gidin Avrupa'ya bakın ülkeye gelen turistlere...
Bizdeki kadar rahat giyinen, bizler kadar dekolteye düşkün, bizler kadar makyaj tutkunu başka bir millet yok.
Avrupa'yı iyi bilenlerin söylediği ilginç bir tespit daha var.
Ülkemizde şu an salgın halinde yayılan kıyafet tarzının, makyaja olan düşkünlüğün Avrupa'da bir tek Macaristan'da olduğu söyleniyor.
Koca Avrupa'da bu akımın sadece Türk soyundan gelen bir devlette olması ilginç değil mi?
Sizler düşüne durun ben devam edeyim.
Acilen Tedbir...
Bu işin şakası yok.
Önce birey olarak, sonra aile olarak sonrasında millet olarak ve en sonunda devlet olarak her türlü tedbir almalıyız.
RTÜK ülkede yayınlanan bütün dizileri, filmleri didik didik etmeli ve uzun vadede manevi değerlerimizin altını uyan hiçbir yayına izin vermemeli.
Milli eğitim bakanlığı acilen okullarda kıyafet birliğini sağlamalı ve eskiden olduğu gibi bu konuda bizimkini getirecek tedbirleri muhakkak almalı.
Okullarda öğretmenlerimizde uygulanması planlanan beyaz önlük kıyafeti bu disiplini getirecek çok olumlu bir gelişme.
Dikkat edin son derece olumlu olan bu uygulamaya karşı kripto odaklar anında saldırmaya başladılar.
Aile Bakanlığı acilen, hem de çok acilen "YERLİ VE MİLLİ AİLE" yapısını projelendirerek uygulamasına başlatmalı.
Arı Olmayanın Devleti Olmaz...
Bunlar yapılmadığı taktirde gerçekten işimiz çok zor.
Bu tedbirler alınmadığı, kanayan yara tedavi edilmediği takdirde yerli ve milli otomobil TOGG'u suyla çalıştırsan da, yerli ve milli ATAK helikopterine havada kırk takla attırsan da, yerli ve milli SİHA'lara gökyüzünde çiftetelli oynatsan da tüm hepsinin ortak paydası YERLİ VE MİLLİ AİLE yapısını tekrar tesis etmediğin sürece geçmiş olsun, ülkeyi kurşun atmadan alırlar.
Ne demiş Kutadgu Bilig
Arı olmayanın devleti olmaz...