Birileri bekliyor ki iflas etmiş devleti, dünya devletleri arasına yükseltmiş, sağlıkta, ulaşımda, iletişimde, sanayide tarımda hemen her alanda devrim niteliğinde icraatlara imza atmış olan Başkan Erdoğan'ı yaşanan son ekonomik dalgalanmada yalnız bırakalım.
Bekliyorlar ki sayesinde elde ettiği makam ve mevkileri kaybeden kimilerinin yaptığı gibi biz de ona saldıralım.
Bekliyorlar ki sadece bollukta ve sevinçte onunla olalım ama zor zamanda terk edelim.
Oysa insanın kalitesi de insanlığı da zor zamanda belli olur.
Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği parti ve önderlik ettiği hükümetler son asra damgasını vuran hizmetler vermiştir.
Evet, şimdi bir ekonomik dalgalanma var ve bu dalgalanma vatandaşa pahalılık olarak yansıyor.
Hemen herkes dövizin yükselmesinden müşteki, bende müştekiyim. Herkes gibi ben de pahalılıktan şikâyetçiyim.
Ama 19 yıldır bu ülkeyi yöneten lider bu sıkıntının geçici olduğunu ve kısa sürede düzeleceğini söylüyorsa bugüne kadar verdiği her sözü yerine getiren o lidere güvenmemek olur mu?
Türk ekonomisi bütün dünyayı kasıp kavuran pandemiye rağmen yeni bir modele geçti.
Sistemin özü yatırım, istihdam üretim ve ihracat. Hedef cari açığı bitirmek.
Artık ithalata değil ihracata dayalı büyüyoruz. Artık cari açık değil cari fazla veriyoruz.
Modeli savunan ekonomistlerin söylediği 3 temel nokta var.
Birincisi 'Ülkenin makroekonomik göstergesinde hiçbir şekilde hiçbir sorun yok. Sorunlar var ama bunun üstesinden gelecek de çok güçlü bir alt yapımız var.'
Bu bağlamda Türkiye 2021 yılında ortalama yüzde 10 büyüyerek dünya rekoru kırdı!
2 milyondan fazla istihdam sağlandı.
Sadece 2021 yılında 930 fabrika üretime geçti.
Yıllık 220 milyar dolar ihracat ile tarihi rekor kırdı.
Eylül ve Ekim ayında cari açık fazla verdi.
Kasımda konut satışı %63 arttı.
Ağustos ayı itibariyle 8 bin 180 şirket kapanırken 71 bin 139 şirket ve kooperatif kuruldu!
Devlet girişimciye destek veriyor.
Kurumlar çalışıyor büyük projeler devam ediyor.
Uzaya uydu fırlatıyoruz.
Savunma sanayiinde dünyada ilk dört ülke arasına girmişiz.
Türkiye, Doğu Akdeniz'deki 572 yıllık ihtiyacımızı karşılayacak doğal gaz rezervini elde etmeye çalışıyor.
Karadeniz'de arama yapıyor gaz buluyor! Yedi düvele meydan okuyor.(Hedeflerimize ulaşmamamız için her türlü kahpeliği yapıyorlar.)
Örnekleri artırabiliriz, sözün özü ekonomik göstergelerimizde bir sorun yok.
Birilerinin iddialarının aksine ülke gayet iyi yönetiliyor!
Sorun nerede?
Sorun bu göstergelerin aynı şekilde sabit gelirli vatandaşa yansımıyor olmasında.
Hükümet bu soruna da neşter vurarak birçok kalemde vatandaşı rahatlatacak adımlar atmayı kararlaştırdı:
1-Çiftçilere ödenen desteklerden kesilen stopaj vergileri 5 yıl geriye dönük olarak ödenme kararı alındı.
2-Cirosu 240.000 liranın altında kalan 850.000 esnafa vergi muafiyeti getirildi.
3-Mazot gübre fiyatlarında indirim yapılması kararlaştırıldı.
7-2000TL altında emekli maaşı alanlar için yeni düzenleme yapılması kararlaştırıldı.
8-Fahiş fiyatla mücadele başlatıldı.
9-Asgari ücretin artırılması gerçekleşti ve %50.5 gibi büyük bir artış sağlanarak sorunları çözerse yine 'Başkan Erdoğan yönetimi çözer' gerçeği tüm topluma hatırlatıldı.
Yıllardır iktidara gelen siyasiler asgari ücretten vergi kaldıracağını söyleyip durdu ama bu da Başkan Erdoğan'a nasip oldu!
Asgari ücrete yapılan bu zam, memur işçi tüm çalışanlara ve tüm emeklilere verilen güvencenin yeni işaretidir.
İkincisi Başkan Erdoğan da uzmanlar da bu dalgalanmanın geçici olduğunu söylüyorlar.
Üçüncüsü, model kısa süre sonra Türkiye'yi bölgenin patronu yapacaktır.
Ayrıca şunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir ki geçici de olsa vatandaşa pahalılık olarak yansıyan modeller genellikle seçim sonrasına bırakılır. Başkan Erdoğan popülist yaklaşmış olsaydı, seçimleri düşünerek hareket etseydi bu modele seçimlerden sonra geçerdi. Başkan Erdoğan milleti ve devleti düşündüğü için risk alarak bu modele seçimlere bir buçuk sene kala geçti. Bu hem risk aldığını hem de modele güvendiğini gösterir.
Yatırım istihdam üretim ve ihracat politikasının hedefi cari açığı ortadan kaldırmaktır. Cari açık kapandığında enflasyon ortadan kalkmış olacak, dolayısıyla ekonomik istikrar sağlanmış olacak.
Evet, geçici olarak bazı zorluklara maruz kalacağız ama sonunda kendi kendine ayakta duran bir ekonomiye kavuşacağız ve önümüzdeki 10-15 yıl içinde Türkiye bölgenin tek ekonomik patronu olacaktır.
Eylül ve Ekim aylarında cari açık fazlası vermiş olması 19 yıllık yatırımın artık meyveye durduğunu gösterir.
Türkiye 19 yıllık yatırımıyla güçlü bir alt yapı kurmuştur.
Hatırlanacak olursa 2001 krizinde enflasyon %95'e çıkmıştı. Faiz oranı %1500'lerdeydi, döviz fırlamıştı. Krizden ülkeyi Devlet Bahçeli'nin seçim kararı kurtarmıştı.
O krizi de bugünkü ekonomik dalgalanmayı da çok iyi bilen Devlet Bahçeli hafta içinde yukarda anlattıklarımı üç cümle ile özetledi:
"Türkiye büyüyen güçlenen ve zenginleşen bir ülkedir.
Dönemsel sorunlar geçicidir.
Kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır."
Bakan Nebati'nin dediği gibi: "Bu iş ya düzelecek ya düzelecek!"