Cumhurbaşkanımızın ülkeye dönüş yolunda yaptığı açıklamalar çok önemli.
AYM’nin kararına haklı olarak eleştiren Cumhurbaşkanımız henüz bu işin bitmediğini söylüyor.
Evet, bu iş henüz bitmedi.
AYM kararı ekseninde ortaya çıkan saflaşmalar gerçekte sorunun asıl adresini de göstermiş oldu.
Bülent Arınç gibilerin AYM kararının arkasında hizalanması, bilumum Erdoğanfobik çevrelerin “Hepimiz Zühtü’yüz!” nakaratına sarılmaları hayra vesile oldu bir anlamda.
Bizim mahallemizdeki Erdoğanfobikler de bu vesileyle açığa çıkmış oldular.
Karşımızdaki Erdoğanfobiklere kızmaya hakkımız yok, çünkü onlar görevlerini yerine getiriyorlar.
Ama içimizdeki Erdoğanfobiklerin tavrı ibretamiz.
Görünen o ki Erdoğan nefreti giderek gözlerini kör ediyor, kişisel intikam duyguları onları bugüne kadar karşısında durduklarının yanına itiyor.
Bizi rahatsız eden içimizdeki Erdoğanfobiklerin eleştirileri de değil aslında.
Sonuçta eleştiri haklarını kullanabilirler.
Kendi takdirleridir.
Herkes kendine yakışanı yapar.
Bizi asıl rahatsız eden ve kızdıran husus, içimizdeki Erdoğanfobiklerin Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun arkasında hizalandıkları algısı oluşturmaları.
“Davutoğlu’nu tutup Erdoğan’ı vurma!” taktiği, iki yüzlü ve tehlikeli bir atraksiyondur.
Ak Parti’nin içine yapılan bu hamlelerin nasıl hilelerle dolu olduğunu ve son kertede mertlikten uzak olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Gerçekte Genel Başkanımızı ve Başbakanımızı sevmediklerini yakinen bildiğimiz kimi isimlerin böyle bir saflaşma görüntüsü oluşturmalarına eminim ki ne Başbakanımız izin verir, ne de AK Parti camiası…
Cumhurbaşkanımızın AYM kararı üzerinden söylediği “Bu iş bitmedi!” lafı, kapsamlı bir mesajı içeriyor.
Bu lafın altını herkes önemle çizmeli diyorum.
***
Cumhurbaşkanımızın anayasa ihlaliyle ilgili söyledikleri sözlere kulak verelim:
“Evet, ortada bir Anayasa ihlali vardır. Ama Anayasa’yı ihlal eden ben değilim. Bu Anayasa Mahkemesi’nin karar merciinde olanlardır. Bu ihlali maalesef göz göre göre yapmışlardır.”
İşte bu kadar.
İşin gerçeği bu.
İç hukuk yolları tüketilmeden AYM’nin böyle bir karar vermesi kelimenin tam anlamıyla bir yetki gaspıdır.
Henüz iddianamesini bile okumadığı bir dava hakkında karar vermesi de hukuk katliamıdır.
AYM, Anayasa’nın 138. maddesini de alenen ve resmen ihlal etmiştir.
Kendini süper mahkeme yerine koyarak yargı organını hiçleştirmiştir.
AYM’nin bu açık Anayasa ihlalini görmeyenlerin Cumhurbaşkanımızın yargı organını hiçleştiren ve alenen Anayasa ihlali yapan AYM’ye yönelik eleştirilerini dillerine dolayanların niyetleri bellidir.
AYM bu şekilde bir yetkiyle kendini donatacaksa o zaman birinci derece mahkemelere de Yargıtay’a da ihtiyaç yok.
AYM’nin bu kararı siyasi bir operasyonun parçasıdır.
Uluslararası sistemin ve içerdeki işbirlikçilerinin Erdoğan liderliğini tasfiyeye yönelik operasyonunda AYM kendini hukuku katlederek yanlış bir yerde konumlandırmıştır.
Arınç gibilerin kendini malum Erdoğanfobik çevrelerin siyasi bir operasyonunun yanında konumlandırmasını elbette AK Parti camiası hayıflanarak not etmiştir.
***
Cumhurbaşkanımızın açıklamaları içinde bence tez elden hayata geçirilmesi gereken hususların başında teröre alenen destek veren HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması hususu geliyor.
“Terörle ilintili olanların dokunulmazlıklarının kaldırılması lazım” diyen Cumhurbaşkanımız “kriz çıkar?” sorusuna ise çok net şu cevabı veriyor:
“Millete ihanetten, vatana ihanetten daha büyük bir kriz olabilir mi? Bu konularda hep beraber dimdik durulması lazım.”
Çukur başında bekleyen teröristle mücadele edeceksiniz ama o teröristi oraya gönderen, o teröristin arkasında duran, daha çok ölüm için insanları suça teşvik eden siyasilere, yani başka bir deyişle terörün siyasetini yapan siyasetçilere hiçbir şekilde ilişmeyeceksiniz, olacak şey mi bu?
Bu sorunun acilen çözülmesi gerekiyor.
Aksi takdirde milletin tepkisi farklı olur artık.
Demokratik hiçbir ülkede terör örgütlerinin varlığına da izin verilmez, terör örgütlerinin siyasi propagandistlerine de…
Hele hele vatandaşlarını terör örgütünün lehine sokağa çağırarak daha fazla kanın dökülmesini isteyen siyasetçilerin de ipleri hukuk içinde çekilir.
Zaman'a kayyum atanması yerindedir
Teröre destek veren bir gazete olamaz.
Terör örgütünün propagandasını yapan bir gazete veya televizyonun varlığına izin verilemez.
Zaman gazetesine kayyum atanması gecikmiş ama yerinde bir karardır.
Yürekten destekliyorum.
Fethullahçı terör örgütünün medya ayağına olduğu gibi finans ayağına yönelik hukuki operasyonları hiç kimse başka bir alana çekmesin.
AYM üzerinden “yargıya saygı” sloganı atanların, yargı kararıyla gerçekleştirilen bir hukuki işleme ateş püskürmeleri iki yüzlülük örneği değilse nedir?