Düzce Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin, A Milli Kadın Voleybol Takımı ile ilgili yayınladığı mesajda dedi ki: "Allahu Teala’nın örtünün, vücut hatlarınız belli olmasın emrine karşı çıkarak, açılıp saçılacaksın, kendini teşhir edeceksin sonra da Tokyo’ya gidiyoruz diye sevineceksin. Dünya şampiyonu olsan ne yazar.”
Başkan birileri tarafından hedef tahtası haline getirildi.
Tepkiler öyle bir raddeye vardı ki muhafazakar ve milliyetçi bir kimliğe sahip olan partisi kendisini belediye başkanları listesinden düşürme ihtiyacı hissetti!
***
CHP’nin, minareleri penise benzeten, Müslümanlara ‘İnandığınız Allahınız belanızı versin!’diyen, terör örgütüne sahip çıkan, sözde ermeni soykırımını savunan il başkanını bile bırakın ihracı görevden bile almazken milliyetçi ve muhafazakar bir partinin,mensubu belediye başkanını listeden düşürmesi ve disipline sevketmesi manidardır!
Ancak, siyaset dünyası bazı durumlarda gelen tepkileri sindirmek için içi kan ağlayarak kimi kararlar alırlar.
Bence partisinin kararı da mesajın muhtevasına yönelik değil gelen tepkileri savmak içindi.
Yoksa hiçbir muhafazakar Allah’ın tesettür emrine itiraz etmez. Uygulayamayabilir ama inkar etmez itiraz etmez.
***
A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başarısına elbette ki kimse üzülmez aksine sevinir. Takım oyuncularının kıyafet tercihine de kimse karışamaz.
Ama kimi vatandaşların kıyafetleri beğenme hakkı olduğu gibi kimilerinin de eleştirme hakkı vardır.
Ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede bir Müslümanın tesettüre muhalif bir kıyafeti eleştirmesi de en doğal anayasal hakkıdır.
Fakat laikliği, dinin kul ile Allah arasında kalması, topluma ve sosyal hayata yansımaması şeklinde algılayan çevreler İslami olan her şeye itiraz etmeyi alışkanlık haline getirdiler.
Ve maalesef algı mekanizmalarını kullanarak baskı kurmayı da başardılar.
Bence Düzce Kaynaşlı Belediye Başkanı bu algının son kurbanı oldu.
***
İslam, kişinin doğumundan ölümüne kadar, hatta ana rahmine düştüğü günden ölümünden sonrasına kadar her alana belli kurallar, ölçüler, ilkeler koyan; hem dünya hayatıyla hem de ahiret hayatıyla doğrudan ilgilenen bir dindir.
İslam’ı bir bütün olarak kabul edip, bütün hükümlerinin doğru olduğuna inanıp kimi haramları irtikap eden kimse günahkar da olsa Müslümandır.
Ama hem Müslüman olduğunu söyleyip hem de İslam’ın hükümlerini kabul etmeyen kişi gerçekte Müslüman değildir.
İnanıp uygulamamak ayrı, inanmayıp uyguluyor görünmek ayrıdır!
***
Düzce Kaynaşlı Belediye Başkanı tesettür hükmünü hatırlattığı mesajının üslubunu beğenmeyebilirsiniz. Evet daha hikmetli olabilirdi. Ama söylediği doğru ve sözünde kimseye hakaret yok, tehdit de yok, şiddete de teşvik etmiyor.
Tesettürün farz olduğuna inanan bir Müslüman olarak sitemini belirtiyor.
Eminin, dinin tesettür emrine inanan hiçbir Müslüman hanım başkanın eleştirdiği kıyafet ile kamuya açık alanda spor yapmaz ve hiçbir Müslüman baba da kızının başkanın eleştirdiği kıyafet ile spor yapmasına rıza göstermez.
Kaldı ki voleybolda tesettür yasak da değildir. Kimi dünya şampiyonalarında tesettürlü sporcuları görmek mümkündür.
***
Türkiye halkı Müslüman ve büyük çoğunluğu muhafazakâr bir ülkedir.
Geçmişte neredeyse özel hayatta bile yasaklanmak istenen başörtüsü bugün artık muhalifleri tarafından bile doğal karşılanmaktadır.
Bu hususta başörtüsü muhalefetinin odağı haline gelen CHP bile bugün hata ettiğini itiraf edip meselinin hallolduğunu kabul etmektedir.
Bunun adı İslamlaşma değildir. Millet zaten Müslümandır, bunun adı normalleşmedir!
İslam’ın topluma yansıyan diğer helal ve haramlarının da normal kabul edilebilmesi için Müslümanların kararlı olmaları ve tabii ki başkana da sahip çıkmaları gerekir.
İnşallah partisi başkanı ihraç etmez!