Fenerbahçe ilk maçta Saracoğlu’nda bu Marsilya’ya nasıl puan bırakmış, anlamış değilim. Bu Marsilya’nın ahı gitmiş, vahı kalmış. Marsilya’nın bu saha içi görüntüsüyle ligimizdeki herhangi bir sıralamaya koysak; orta sıralarda ancak kendisine yer bulur.
Fenerbahçe lider gitmiş olduğu Marsilya deplasmanında Aykut Kocaman’ın futbol stratejisi olması gerektiği gibiydi. En azından maçı kaybetmeyecek; bir puanla gruptan çıkmayı garantileyecekti.
Bu anlayış doğrultusunda oyunu kendi yarı alanında kabul ederek topu ayağa oynayıp kontrataklarla pozisyon bulmaya özen gösterir gibi bir havası vardı.
Marsilya bu maçı kazanmak zorunda ama böyle bir futbol anlayışıyla nasıl kazanacaktı; ancak mucizelere kalırdı işi...
Fenerbahçe’nin golünü atan Bekir, inanılmaz güzellikte bir röveşatayla takımını öne geçirdi. Mükemmel bir golün de sahibi oldu yıldız oyuncu... Bu gol duran top kornerden geldi, Bekir önce gelen topu göğsüyle yumuşattı ve kaleyi arkasına alarak şık bir röveşata golü atan oldu.
İkinci yarı Jordan Ayew’in Marsilya adına savurmuş olduğu sert şutu, kalecimiz Volkan kornere atma becerisini gösterdi.
İlk yarıda ise Andre Ayew mükemmel bir net pozisyonu bulup kalemizin dibinden topu dışarı attı. Bana göre maçın kırılma noktası bu kaçan net Marsilya gol pozisyonuydu.
Fenerbahçe umduğundan daha fazlasını buldu. Çünkü öylesine akıllı bir futbol anlayışı vardı ki; lüks futbola dayalı değil; puan koparma anlayışı içerisindeydi. Takım olarak bu düşünceye sahip olan Fenerbahçe, liderlik koltuğuna emin adımlarla bu maçı kazanarak, üç puan alarak bitirdi ve keyif yaşamayı haketti. Fenerbahçe takım olarak düzeldi.
Savunmada bana göre hatasız olan veyahut çok az hatasıyla dikkat çeken Bekir İrtegün’ü, gol attığı için değil, saha içindeki performansıyla onu ön tarafa koyup alkışlamak isterim; diğer arkadaşlarıyla beraber.
Bir dip not düşmek isterim... Çok iyi hakem kararları izledim. Marsilya takım olarak futbol adına kazanamayacağını farkeden fakat devamlı penaltıya yaslanan ve hakemi kandırmaya çalışan bir görüntü içerisindeydi. Bunu ayıplıyorum.