Hiç düşünmüyoruz grip neden olur, gribi önlemek için yapılacak bir şeyler var mıdır? Umurumuzda değil ki... Sağlıklı beslenip yaşamadan, doğru giyinmeden şansa bırakmışız her şeyi aslında...
Hastalık dediğin şey atla gelir, yaya gider” demiş Alman yazar Heyse. Bu aralar grip de böyle. Havada salgın virüsler kol geziyor. Değil at, ışık hızıyla, nasıl olduğunu anlayamadan yakalanıyoruz virüse. Sonrası fena, geçmiyor bir türlü. Sadece Türkiye’de de değil, Avrupa ve ABD’de soğuk havayla birlikte grip vakalarında ciddi artışlar yaşanıyor. Önceden pek de rastlanmayan değişik virüsler artık öylesine dayanıklı ki iyileşmek çok güç bu aralar. Hava soğuk, kapalı ortamlarda hava kalitesi düşük. Hepsini kabul ediyorum ama kendimize iyi bakmayı bilmediğimiz de bir gerçek. Olayların nedenini sorgulamak bizim için hep çok zor. Grip oluyorsak havadan, iyileşemiyorsak doktordan biliyoruz. Suçlumuz hazır her daim. Hiç düşünmüyoruz grip neden olur, önlemek için yapılacak bir şeyler var mıdır? Sağlıklı beslenmeden, sağlıklı yaşamadan, doğru giyinmeden şansa bırakmışız her şeyi aslında. Bağışıklık sisteminiz ne yapsın siz hiç destek olmazsanız? Her konuda olduğu gibi bu konuda da bireysel bilinçlenme gerekiyor. Mevsim sebze ve meyvelerinin ne olduğundan habersiz, ocak ayında patlıcan tüketiyorsanız, kocaman hormonlu çilekleri satın alıyorsanız meyve diye, haftalarca, günlerce plastik bidonlarda beklemiş sulardan içiyorsanız havanın ne suçu var?
İLK ADIM GÜVENLİK
Sadece grip olmamak için de değil tükettiğimiz her türlü gıdanın ne kadar güvenilir olduğu konusunu hiç düşünüyor musunuz? Satın aldığımız ürünleri konunun uzmanı gıda mühendisleri denetliyor mu, buna hiç dikkat ediyor muyuz? Ya bu bilgileri üretici firmalardan talep ediyor muyuz? Alışveriş yaparken satın aldığımız gıda maddelerinin son kullanma tarihlerine dikkat edenlerin sayısı o kadar az ki. Satın alma mekanizmamız marka veya reklama göre çalışıyor sanırım. Çünkü henüz bu mekanizmanın neye endeksli olduğunu çözebilmiş değilim. Anladığım tek şey, alış veriş yaparken sağlığımızı çok da fazla dikkate almıyoruz.
DENGEYİ BOZMAYIN
Her doğan günde, her mevsimde, her saatte kafanızı nereye çevirseniz doğanın dengesine ait ipuçları ilişir gözünüze. Güneşin doğuşuyla yapraklarını açıp güneşe göre yön değiştiren, gün batımında yapraklarını kapatan günebakan çiçekleri bu dengenin en bilinen örneklerinden biridir. O çiçeğe gece ışık tutarak, yapraklarını açık tutmaya çalışmak, doğanın dengesine müdahaledir bir anlamda. Günebakan çiçekleri bir örnek sadece. Benzer müdahalelerin sayısı her geçen gün artıyor. Hatta bunun sanayisi bile çoktan oluşmuş durumda. Kışın patlıcan, kabak, taze fasulye tüketebiliyoruz diye sevinenler vardır belki bunun ne kadar vahim bir durum olduğundan habersiz. Artık hangi meyve ve sebze yazın, hangisi kışın olur bunu bilenimiz pek yok. O yüzden her türlü gıdaya her dönemde talep var. Hal böyle olunca yiyeceklerimizin hiçbiri doğal haliyle yetişip sofralarımıza gelemiyor. “Yazın ıspanak, kışın semizotu tüketilebiliyoruz” diye sevinirken, bir yandan vücudumuzu kimyasallarla doldurup kansere nasıl ve ne zaman çare bulunacak diye bekliyoruz.
BİRAZ DİKKAT EDİN YETER
Tükettiğimiz yiyecekler konusunda artık biraz bilinçlenmemizin zamanı gelmedi mi sizce? Her meyve ve her sebzeyi her zaman tüketmek çok da sağlıklı olmayabilir. Satın aldığınız ürünlere biraz daha dikkatli bakmanın zamanı gelmiş de geçiyordur belki de...