Akçaabat Sebat Gençlik lige çıktı herkes seviniyor. Babamın teknik direktörlüğünü yaptığı ve benim yetiştiğim kulüp, sevinmemek elde mi? Ama tehlikelere hazırlanmak gerekir. Başkan Veli Sezgin’e dedim ki, “Sakın İstanbul’un eskilerine yüksek para verip alma değil düşmek, Sebat Gençliği yok edersin. Gençlerinle devam et, katılma parası ve kazandığın maç paraları ile düşsende kimseye borçlu olmayan kulüp olarak yaşarsın.” Ama sayın başkan dinlemedi.
Sebat Gençlik, koca çınar yok oldu.
6 sezon önce aynısını Trabzonspor yaptı. Geçmişi ile gururlanıp yeni isimler ortaya çıkaracağına döndü yıllarca futboldan uzak kalmış Sadri Şener’i başkan yaptı.
İlk lafı şu oldu “En kısa sürede şampiyon ve borcu olmayan bir takımı gençlere bırakıp köşeme çekileceğim.”
Ne güzel bir temenni!
Peki ne oldu?
Trabzonspor üçüncülüğü elde etti. Sonra 9 puan öndeyken şampiyonluğu bir gol averajla rakibine kaptırdı. Sadri Başkan’ın balı yetişti “şike operasyonu” ortaya çıktı. Şampiyonlar Ligi’nden gelen parayı kısa sürede bitirdi. Sadri Başkan, Trabzonspor gücüyle inanılmaz krediler kullandı ve kulübü borç altına soktu. Hatta borsada bütün hisseler satıldı.
Ve para bitince abbas yolcu.
Borç 200 trilyon.
Takımda elde tutulur futbolcu sayısı az. Futbolcuları satsan alanı yok ama alacakları çok yüksek ve ödemek zorundasın. Ezeli rakipler takımlarını güçlendirirken, yanlış adımlarla hep geride kalınıyor. Lig yarışı ile mahkemelerde hakkını alma mücadelesini yönetim bir türlü ayırt edemedi.
Kadro şampiyonluk için yetersiz ama bu kadar kötü oynamaya hakları yok. Mustafa Hoca eline geçen fırsatı iyi değerlendiremiyor. Sahaya çıkardıgı kadroyu iyi yapmalı yoksa bu futbol Trabzonspor’u seneye Avrupa’nın dışında bırakır. Kısaca ne taraftan bakarsak durum vahim.
Evet Trabzonspor’un kökleri vardır, sıkıntıları aşar ama kan kaybettiği de ortada.
Bu yüzden Sebat Gençlik örneğini hep aklımızda tutmalıyız.
Bir musibet bin nasihatten iyidir.