Milletvekili adayı gösterilmeyince sinirleri bozulan Eren Erdem kardeşimiz, “itiraf” kokan açıklamalarıyla partisini ve kendisine güvenenleri zor durumda bırakmaya devam ediyor.
Hadi aslan Eren...
İtiraf kokan açıklamalara geçmeden önce, CHP’lilere birkaç basit soru:
Çok mu aradınız Eren Erdem denilen bu şahsı?
Hangi özelliğini kabule şayan buldunuz?
Milletvekilliğiyle “onurlandıracak” kadar (çünkü Eren Erdem onurlandırıldığını söylüyordu) tanıyor muydunuz ve birileri tarafından dikte edilmediyse, nesine tav oldunuz?
Hadi milletvekili yaptınız...
Ne elde ettiniz?
Ne kattı bu adam size?
Başınızı belaya sokmak ve partinize ağır töhmetler getirmek dışında ne kazandırdı?
FETÖ’yle kırıştırmak, FETÖ tapeleri için “yayın mecrası” oluşturmak, FETÖ militanlarının gönüllü sözcülüğüne soyunmak, mevzun yalanları ve iftiralarıyla ülkesini uluslararası mahkemelerin sanığı haline getirmek gibi sofistike eylemlerine tanık olduğumuz ve üstelik “eylemleriyle” suçüstü yakalanmış bu kriminal şahısta ne buldunuz da seçilebilecek bir yerden aday gösterip bir de Meclis’e soktunuz?
Bir iki ufak internet taramasıyla gerçeğe ulaşabilirdiniz, daha doğrusu “malzeme”nin ne olduğunu anlayabilirdiniz...
Kendisine önemli biriymiş süsü veren ve karısına bile “Ben öyle gizli istihbarat bilgilerine sahibim ki, sen bunu anlayamazsın, hayatım tehlikede” diye hava atan bir zavallı...
Bir mitoman...
Bir yalancı...
Bir ara din adamı kimliğiyle dolaşıyordu ortalıkta, marjinal televizyon kanallarında Ramazan programları yapıyordu, ayetsiz hadissiz cümle kurmuyordu, “Ebuzer”le yatıp “Ebuzer”le kalkıyordu... Mercedes’ten de inmiyordu tabii.
Bakmadınız...
Baksaydınız görürdünüz ve elemanın nasıl gevşek bir karakter olduğunu fehmederdiniz.
Bakmadınız, çünkü “eleman”ı var eden ve siyasi bir aktör haline getiren provokasyonun bir parçası, bir uzantısı, bir tamamlayıcı aparatıydınız.
Bakma gereği duymadığına göre, demek ki siz de öyleydiniz.
Eleman diyor ki, “Genel başkanımın izniyle Zaman gazetesine gittim...”
Zaman gazetesine gitmek, firari imam Ekrem Dumanlı’yla dayanışma görüntüleri vermek başlı başına “suç” oluşturmayabilir ama bu normal durumlar (normal zamanlar) için geçerlidir.
Siz elemanı, özellikle, FETÖ “Paralel Devlet Yapılanması” adıyla MGK’nın “kırmızı kitabına” girdikten sonra Zaman gazetesine gönderdiniz.
Devletin suç örgütü ilan ettiği bir yapıyla dayanıştınız.
Bu örgütün işlediği suçları meşrulaştırdınız.
Bir diğer ifadeyle, suça ortak oldunuz.
Eleman, ayrıca, MİT TIR’larına ait belgeleri, Bülent Tezcan’dan aldığını söylüyor...
Soru şu:
Bu belgelerin Bülent Tezcan’da işi ne?
Hakkında yayın yasağı bulunan bir olayın belgeleri hangi kanalla, hangi mutemet aracılarla Bülent Tezcan’a ulaşmış olabilir? Eleman’ı FETÖ tapesi yayıncılığına icbar eden de, bu mutemet aracılar mıydı?
Barış Yarkadaş (o da liste dışı bırakıldı), Fetullah Gülen’i ziyaret eden 5 CHP’li milletvekilinden birinin Bülent Tezcan olduğunu söylüyordu.
Devletin “suç örgütü” ilan ettiği “yapı”nın lideriyle görüme ısrarı ve aculluğunun esbabı nedir?
Bir soru da “doğrudan” Kemal Kılıçdaroğlu’na:
Karşı gazetesinin kuruluş toplantılarına katıldınız mı?
Bu toplantılara (o zamanki ismiyle) cemaatten hangi isimler eşlik etti?
Siz mi açıklarsınız, yoksa Eren Erdem’in “dökülmesini” mi beklersiniz?