Öncelikle Galatasaray yönetiminin, takımın eksikliklerini gidermek adına geç kaldığını, bu gecikmenin sıradan bir İsveç takımı karşısında UEFA Avrupa Ligi’ne katılma şansını yitirmeye neden olduğunu söylemek gerekir.
Dün gece seyretmiş olduğumuz Galatasaray’ın, o sıradan İsveç takımı karşısında elenen “pısırık” Galatasaray’dan çok farklı olduğunu, rakibinin üzerine piranha sürüsü gibi saldırıp gol bulabilmek için her şeyi yaptığını gördük. Savunmanın sağ kanadında görev alan yeni transfer Mariano senelerdir eksikliği çekilen bu mevki için tam ilaç olmuş. Osmanlıspor’dan alınan Ndiaye ile orta alanın bir diğer yeni transferi Belhanda bu sezon Sarı-Kırmızılı taraftarı ayağa kaldırrır.
Gomis ise geldiği günden bu yana her maçta kalitesini göstermeye devam edip bu sezonun “Kaliteli santraforlar savaşının” en önemli aktörlerinden biri olacağını attığı güzel gol ile dün gece bir kez daha gösterdi. Galatasaray’ın attığı goller ne kadar güzelse, duran toptan ilk yarıda yediği gol ise savunma için adam paylaşımı adına oldukça olumsuz bir görüntü verdi.
Oyun geneline baktığımız zaman yeni sezon için iddialı olabilecek bir Galatasaray takımının oluştuğunu söyleyebiliriz. Kayserispor takımı ise oyunu çirkinleştirmeyi düşünmeden gücünün yettiğı kadar mücadele etmeye çalıştı.
Halis Özkahya bu hafta diğer hakemlerin yaptığı gibi takdir haklarını güçlüden yana kullanıp ev sahibi takım lehine düdükler çaldı. Galatasaray ceza alanı içinde rakibi Umut Bulut’u sırtından sert bir şekilde iten Maicon’un hareketine Kayserispor lehine penaltı kararı vermeyip, hemen ardından Galatasaray lehine faul kararı vermesi hakem adına çok önemli bir hataydı. Kayserisporlu Espinoza’ya da herhangi bir umut vadeden atağı engellemedigi halde sadece rakibini tuttuğu için göstermiş olduğu sarı kart oldukça ucuzdu.