Christopher Nolan’ın merakla beklenen filmi Yıldızlararası yönetmenin bütün kabiliyetini sergilediği ama sonunda kendine ihanet ettiği bir yapım olmuş. Filmdeki görsel şölen gibi uzay görüntüleri ve şiirsel anlatım, klasik bir Hollywood yapımı gibi bitiyor.
Chrıstopher Nolan son 15 yılın en önemli yönetmenlerinden. 2000 yılında Memento ile başlayan hayranlığım yeni Batman serisiyle devam etti. Inception ise onu bilimkurgunun en önemli yönetmenlerinden biri haline getirdi. O yüzden Yıldızlararası büyük merakla beklenen bir filmdi. Onun o karanlık ve gerçekçi bakış açısı dünyanın sonuna nasıl bir yorum getirecekti? İnsanın ‘Bu sondaki rolüne’ nasıl bir sorumluluk yükleyecekti? Ve tabii en önemlisi çözümü neydi? Onun seçimleri, aynı zamanda bilimkurguya yeni bir soluk getirecekti...
Filmin basın gösterimine gittiğimde, önce inanılmaz bir gözlem ve insanlığa doğru bakış açısı beni benden aldı. Bütün zayıflıklarımızı karakterler üzerinden şiirsel bir dille ve bilimkurgunun bütün inceliklerini kullanarak anlatıyordu yönetmen. En dikkat çekici yönü, sinema dilinin öykü içinde geçirdiği değişimdi. İlk sahnelerde neredeyse belgesel tadında çekimler, kalabalık olmayan sahneler, Hollywood’tan daha çok Avrupa sinemasına yakın duran bir tarz. Filmin ilerleyen bölümleriyse Gravity/ Yerçekimi’ni hatırlattı. Muhteşem uzay istasyonu ve uzay boşluğu görüntüleri, ziyaret edilen gezegenlerin şiirsel atmosferleri ve sonunda final! Bütün bu anlattıklarımıza ihanet eden en basit Hollywood tarzı bir öyküleme. Finalde çekimler bile değişiyor ve basitleşiyor. Yaratılan bütün o değerlerin üstüne basılıp geçiliyor. Sanki finali Nolan değil Roland Emmerich çekiyor. Benim de orada bütün hayallerim kırılıyor tabii.
OYUNCULUKLAR MÜKEMMEL
Filmin öyküsünü kısaca anlatayım. Dünya büyük bir değişim geçirir. Bizi doğuran, besleyen toprak ana artık kısırlaşmıştır. İlk önce buğdaylar yok olur. Sonra ise insan hayatı için olmazsa olmaz diğer tahıllar. En son mısır tarlaları kalmıştır. Ama onlar da yakın zamanda yok olacak ve insanlığın hedeflerinde değişiklikler yaratacaktır. Nasa tarafından eğitilen başarılı pilot Cooper da bu değişimlerin kurbanı olur. O artık bir çiftçidir. İnsanlara uzay kaşifleri değil çiftçiler lazımdır. Cooper iki çocuğu ve kanser yüzünden ölen eşinin babasıyla bir hayat kurar. Fakat kızı Cooper’a çok benzer. Onun merakı ve kabiliyeti topraktan daha öte şeyleri dert edinir. Şans eseri Cooper herkesten saklanan Nasa’nın üssünü bulur ve öğrenir ki burada gizlice insanların yaşayabileceği gezegenleri bulmayı amaçlayan bir proje devam etmektedir. İster istemez, projenin bir parçası olur Cooper. Bütün araştırmalar sonucunda insan hayatını destekleyebilecek üç gezegen bulunmuştur. Gezegenlerden hangisinde tekrar hayat kurulabilir anlamak zorundadırlar. Bu arayış belki de insanın kendisini tanıması için son ve en büyük yolculuğu gerektirecektir...
Filmin oyunculukları mükemmel. Özellikle Matthew McConaughey büyük bir aşama kaydetti. TV dizisi olan True Dedective’de de bunun iz düşümlerini gördük. Ama bu filmde bütün hikayeyi sırtlamış ve götürmüş. McConaughey, Robert Zemeckis’in 1997 yapımı Contact filminde de oynamıştı. Garip bir şekilde Contact ile Interstellar filminin benzer yanları da var. İşte McConaughey’nin o filmdeki performansıyla bu son filmi karşılaştırdığımızda aradaki fark çok belli oluyor. Demek bir oyuncu kendini gerçekten geliştirebiliyor. Filmin ikinci önemli ve başarılı ismi ise Jessica Chastain. O da perdeyi dolduran ve oynadığı her karaktere kendinden bir şeyler katabilen bir isim. Bunların dışında Anne Hathaway, Michael Caine, Ellen Burstyn gibi çok önemli isimler de filme katkıda bulunuyor. Özellikle Mat Damon’ın canlandırdığı bir karakter var ki insanlığın bütün zayıflığı ve karanlığı onun rolünde vücut bulmuş. Sadece kendi canı için bütün insanlığın yok olmasını kim göze alabilir ki? Cevabı çok basit aslında, tabii ki yine bir insan. Ne yazık ki bu dünyadaki en akıllı ve ileri yaratık bizleriz. Ama kendimizi yok edebilecek kadar da açgözlü ve hırslıyız. Film finale kadar bunu çok iyi vermiş. Keşke Nolan filmin finalini tekrar yazsa ve kendine göre çekse, Hollywood’un bütün baskılarından kurtulmuş bir şekilde...
FİLMİN KÜNYESİ
Orijinal adı: Interstellar
Yönetmen ve senarist: Christopher Nolan
Oyuncular: Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Bill Irwin, Ellen Burstyn, Michael Caine, Wes Bentley
Yapım: 2014, ABD, 169 dakika