Huzurumuza dinamit yerleştirilen “Gezi” sürecinde başlatılan bir yaygara var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumu kamplaştırıyormuş!..
Oysa asıl toplumsal barış katliamını, bireysel eylemler üzerinden kitleleri suçlayarak kendileri yapıyor.
Her kesimden çıkabilecek bireylerin taciz ve benzer sapıklıklarını, milletin bir bölümüne mal ederek daha büyük bir sapkınlığa imza atıyorlar.
Aynı kesimler, işlerine geldiği zaman “suçun ve cezanın bireyselliği”ni savunurken mangalda kül bırakmıyorlar.
***
Son günlerde de farklı bir ayrıştırma operasyonunu tırmandırıyorlar.
Efendim, AK Parti eski MKYK Üyesi Ayhan Oğan “Yeni devlet kuruyoruz” demiş...
Şahsen katılmıyorum…
Darbeciliği, Kemalistlik ve Laiklik zanneden millet düşmanlarının geçmişteki bütün engellemelerine rağmen, İslamiyet’in en doğru ve en rahat yaşandığı ülkenin Türkiye olduğunu düşünüyorum.
Hele 16 Nisan’daki referandum ile üzerindeki vesayet ve işgallerin de kalktığı böyle bir devleti yıkıp da yerine neyi koyacak muhafazakarlar?
Allah aşkına faşist Avrupa, emperyalist Amerika dahil; bizden daha kaliteli bir devlet modeli mi var ki?
Oğan’ın ifade özgürlüğü yok mu?
Bununla birlikte Sayın Oğan’ın bu ifadesinin dünyanın sonu olduğunu da düşünmüyorum.
Aynı yaygarayı diğer bir AK Partilinin “Reklam arası” ifadesi üzerine de koparmışlardı ama devletimiz hâlâ ayakta!..
Çocuklarımızı teslim ettiğimiz “hoca”ların, terörist PKK’ya destek vermesine “ifade özgürlüğü” diyenler, Ayhan Oğan’ın fikrini ifadesi karşısında neden bu kadar köpürüyor?
Yoksa Ayhan Oğan, onların üzerine titrediği (!) bu devlet için, PKK’dan daha mı tehlikeli?
Hele hele AK Parti ile uzaktan akraba olan birinin bir sözü hakkında, başbakandan cumhurbaşkanına kadar herkesi sorumlu tutmak ayrıştırmanın cinnet halidir.
***
Her şeye rağmen AK Parti sözcüsü bir açıklama yaparak Oğan’ın ifadesini reddediyor ama yetmiyor! Ki, bence yeterliydi…
Buna ilaveten Başbakan Binali Yıldırım da oldukça sert bir açıklama ile “yeni devlet” ifadesini reddediyor.
Ama beyler yine tatmin olmuyor.
Bu arada Sayın Bahçeli de bu art niyetli tartışmaya üst perdeden dalarak Kılıçdaroğlu’nun susuz değirmeninin imdadına yetişiyor.
Ama Kılıçdaroğlu bir türlü ikna olmuyor (!), “Bunlar yetmez, Erdoğan da cevap versin” diyor...
Bu 'devlet' iddiasına ne diyorsun?
Tam bu günlerde çok daha vahim bir “devlet” tartışması daha var…
CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın, “15 Temmuz’da ölen 250 kişinin katili devlettir” diyor.
Ayhan Oğan’ın sıradan bir beyanı cumhurbaşkanını bile bağlıyorsa, CHP’li vekilin; FETÖ’yü aklamak için devleti “katil” ilan etmesi Kılıçdaroğlu’nu hiç mi ilgilendirmiyor?..
Ama Kılıçdaroğlu, üzerine titrediği(!) devletin “katil” ilan edilmesini hiç önemsemedi ki tek laf etmedi.
Belki duymamıştır, biz soralım…
Sayın Kılıçdaroğlu, vekilinizin; “Katil devlettir” sözü için, “Akaydın halt etmiş” diyebilir misiniz?..
Yalnız dikkat edin, “Katil devlettir” sözü, “15 Temmuz kontrollü darbedir”in Türkçesidir.
***
Geçin beyler…
Bunlar, milletimizin çok iyi tanıdığı ilkel yöntemlerdir.
Gerçekten “toplumsal barış” istiyorsanız, bu tür “toplumsal imha” alışkanlıklarını bırakınız.
Artık bu milletle barışın ön şartı, 15 Temmuz’u doğru okumaktır.
15 Temmuz’a “Devletin, 250 kişiyi katlettiği kontrollü darbe” deyip, FETÖ ile mücadelenin başladığı 20 Temmuz’u “Asıl Darbe” ilan eden FETÖ yandaşları, bu milletle asla barışamaz.