Neyi merak ettiğinizi biliyorum lakin fitne ateşinde mangal yelpazesi olanları aklımda tutmaya bile tenezzülüm yokken bir yazıyla sırtlanmak , klavyemden utandırır beni.
Sormuştum bir daha soruyorum;
Daha alnımızda Ayasofya için gittiğimiz şükür secdesinin şerefi dururken , tuttuğumuz sık safları çer çöple doldurmak niye?
Düştüğümüz anda birbirimize omuz olacakken düşüren beslemelerin dostu olmak niye?
Küçük fitne hesapların derdine düşüp, büyük hesap gününü unutmak niye?
Tarih yazıp bozguncuların gölgesini bile gömerken, tefrikadan başka vaadi olmayan konulara gömülmek niye?
Siz iyi misiniz? Fitne zamanı yürüyorlarsa sen dur kardeşim demek varken, birbirimize “ Önden sen buyur” demek niye?
Öyle bir fitness ki fit bir sefalet için pusudakilere kas yaptıracak kadar.
Herkes bir garip oldu. Fetö suyu bulandırdı. Önce , ağabey, abla, kardeş, imam .. gibi ana sözlüğümüzden kelimelerimizi çaldı sonra cübbesinin altından o irinli kahkahasını üzerimize boca etti. Hadi buyrun dedi.
Maalesef buyurduk.
Kardeşler, az zamanımız var . Kendimize geliş bileti derhal tükenmeli. Biz , fotoğraflarda gülümseyecek adam değil fitneye somurtacak adamlar arıyoruz.
Bizim derdimiz twitterda karakter sayısı değil , tuzaklar ve çukurlar karşısında kaç karakterli adamız onu bilmek .
Hakikati, yanında durmadığınız zaman yaralarsınız.
Sebebi ne olursa olsun, sizi inandıklarına taptırmaya çalışıp inandıklarımızla dalga geçen bağırsakları kendimize güldüremeyiz.
Bugün duşakabin buharıyla balon olmuş bir kadın çapkınlık diyerek tecavüzcü koruyan leş zihniyle bize ahlak dersi veremez.
Takdir edersiniz ki duş başlığına değil
Suyun başında yeniden toplanmaya ihtiyacımız var.
Dün de yazdım bugün de yazıyorum, Sadece Mazlumların Babası Tayyip Erdoğanın yanında durduğu için kolay hedef haline getirilen, her söylediğinden vurulan , adamlığına babalığına vicdanına şerefli duruşuna şahit olduğumuz bir adam Fahrettin Altun.
İster kabul edin ister etmeyin,
Bugün evini , mahremini kapısına kadar gidip dikizleyen , şahsını terör örgütlerine hedef gösteren şeref züğürtlerinin çenesini yoracak fitneler peşindesiniz.
Demir tavında , hesap zamanında görülür.
Veresiye defterini açıp eski hesaplarınızı şimdi görmeye kalkarsanız samimiyetiniz şüpheli paket!
Yapmayın kardeşler, bütün fitnelerin sıcağından kaçıp gölgesine sığındığımız bir ağacımız var bizim , başkalarının eliyle o ağacı taşlamayalım .
Gölgelendiğimiz yere gölge etmeyelim .
Gurbetinden yeni dönmüş Ayasofya’nın avlusunda buluşur gibi sıklaştıralım safları.
Biz , birbirimize düşersek zeytin ağaçları altından bir Erva’nın daha cenazesi kalkacak!
Biz, birbirimize düşersek , bir Yasin bedeni daha düşecek zılgıtlı leş cüsselerin önüne.
Biz, birbirimize düşersek , Fatih Sultan Mehmet’in türbesini tekmeleyenlerin nereyi yumrukladığını izlemek zorunda kalacağız.
Dalı kırıldı diye ağaca küsen nefs sahibi giderken o ağaç sayesinde yediğin meyveleri de bırak olur mu ?
Erdoğan sizin sınırınızda değil, duası sınırsız yetimlerin niyazında.
Gemilerden inebilirsiniz, bu deryada inci bol, dalga geçer gibi görmezden gelebilirsiniz ki o, dalgasında değil bu davanın tufanında da yanında.
Tutturmuşsunuz ama troller, ama yalakalar diyerek ifsada bahane çok,
Akarsuydunuz sanki hiç mi kir tutmadınız, sandalınız hazırmış kürekçiler pusuda.
Çatı su aldıysa kabınız mı yoktu, bahçe viran olduysa eliniz tırpan mı tutmuyordu.
Siz daha fazlası olmuyor diye seçtiniz eksilmeyi,
Özlediniz koltuklarda esnemeyi veyahut gevşemeyi.
Ne diyeyim, gittiğiniz yere vardığınızda bir çaldırın diyeceğim lakin hırsın, muhterisliğin, yok saymanın, vefasızlığın izbesinde tel de çekmiyordur ki..
Biz buradayız,
Velev ki görülmedi gösterdiğimiz çaba,
Velev ki duyulmadı sesimiz,
Ama bu davayı fitneye , küskünlüğe, asla feda ettirmeyeceğiz.
Vesselam.