28 Şubat davasında savcı mütalaasını açıkladı. Aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de olduğu 60 sanık için, 'hükümeti yıkmaya yönelik darbeye teşebbüsten' ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.. Yılbaşından sonra yargılamalar başlayacak.. Fakat ortada ciddi bir problem olduğu anlaşılıyor.. Şimdi biz FETÖ terör örgütüyle, 15 Temmuz saldırısı ve işgal girişimi dışında bir de milli orduda dizayn hamlesiyle mücadele etmiyor muyduk?.. Balyoz, Ergenekon, Askeri casusluk gibi davaların yeniden görülmesinin asıl sebebi bu değil miydi?.. Yani bu alçak terör örgütü, yargıda, emniyette, MİT’te, orduda bir dizayn yapmış.. Yeri gelmiş YAŞ’ı kullanmış, yeri gelmiş mobbing yoluyla istifaya zorlamış insanları.. Diğerlerini de bir vesayet torbası açıp içine doldurmuş. “Biz darbecilerle mücadele ediyoruz..” palavrasıyla, bu memleketin insanlarını tasfiye etmiş.. Kimini intihara sürüklemiş, kimi bu adaletsiz yargılamalar sırasında kahrından ölmüş.. Kimi umudunu kaybedip başka yollar çizmiş kendine.. Peki tamam da tüm bu kumpas davaları kumpas da, 28 Şubat davası nasıl oluyor da ‘vesayetle mücadele davası’ olabiliyor?.. Sahiden bilmediğimden soruyorum. Şu anda FETÖ’den içerde olan savcının 2013’deki mütalaasıyla, (arada hayatını kaybedenler olduğu için sayı değişti) bugün çıkan mütalaa metni arasında ne fark var?.. Yine sadece BÇG, yine generaller, yine darbe girişimi.. Eğer bu dava apaçık orduda dizayn operasyonunun devamı değilse, ortada çok ciddi bir hata var demektir.. Biz 28 Şubat’ı yaşamış insanlar olarak bu davanın; sivil toplum, akademi, iş dünyası ve siyaset ayağını hâlâ neden göremiyoruz?.. Daha açık söylemek gerekirse, 28 Şubat dediğimiz hadise, yemeğin sadece servisiydi.. Oysa pişirildiği mutfağa inemezsek, bir anlamı olmayacak..
İnönü’den küstah eylem
Şişli Belediyesi küstah bir protestoya sahne oldu önceki gün.. Belediye Başkanı Hayri İnönü, işçileri mesai saati bitimine yakın belediyenin önüne toplayıp, Erdoğan’ı protesto ettirtti.. Kendisi de camdan keyifle protestoyu izledi.. Sol gazete ve internet siteleri ‘KHK protestosu’ diye geçtiler haberi.. Ve sanki sendikanın organizasyonuymuş gibi duyurdular.. Oysa başı, işe aldığı DHKP-C’li örgüt üyesi personeller nedeniyle derde giren Hayri İnönü, bu hamlesiyle dikkat dağıtmaya çalışıyordu.. Şimdi çıkıp şöyle diyecek; “Benim ne ilgim olabilir, sendika yapmış bu protesto gösterisini..” Tamam o vakit.. O işçileri Erdoğan’a karşı sen dökmediysen sokağa, bunu sendika yetkilileri ilan etsin.. Çıksınlar Şişli meydanına açıklama yapsınlar.. Yapsınlar da öğrenelim bu küstah protesto, ‘taşeron düzenlemesi’ gibi, çalışma hayatında reform sayılabilecek bir adımın arifesinde nereden çıkmış, öğrenelim birlikte..
FETÖ’nün arşivi CHP’de
Geçenlerde CHP’li Tuncay Özkan bir video kayıt çıkarmış sosyal medya hesabında yayınlıyordu.. Benim Ülke TV’de sunduğum Ana Haber bültenlerinden birinin kaydı.. İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun, askeri vesayetle mücadele günlerinde katıldığı programımdan bir kaç cümlelik bir video.. Arka arkaya 10 yılda bir darbelere maruz kalmış bir memleketin, genç ve vatan sevdalısı bir politikacısı Süleyman Soylu o günlerde.. Vesayetle kim mücadele etmişse, ona teşekkür ediyor.. Beyaz yürüyüş günleri.. Muhteva, dönemin gerçekliği dikkate alındığında pek âlâ tutarlı.. Ona kimsenin itiraz etmesi mümkün değil.. Hele de 28 Şubat günlerinde Fethullah Gülen’le canlı yayınlar yapıp, FETÖ üzerinden hükümeti eleştiren Tuncay Özkan’ın, haddine bile değil.. Ama asıl dikkatimi çeken başka bir husus var. Yayınlanan video kaydı, logosuz.. Televizyon logosu yok yani. Ve alttan son dakika haberlerinin geçtiği bant da yok kayıtta.. Yani bu özel bir arşivden çıkmış.. Mehmet Baransu, 2014 başlarında, Saadet Partisi aday tanıtım toplantısında yanıma gelip, benim hem yazı, hem tweet hem de program arşivimi tuttuğunu açıklamıştı. Bugün parça parça dolaşıma sokulan bu videolar, o gün FETÖ’cülerin tuttuğu arşivler olmasın sakın..