Salı günü HSYK’nın 4 savcı ve 1 hakimle ilgili verdiği ihraç kararı tarihi niteliktedir. Seçilmiş, meşru hükümeti devirmek için başlatılan operasyonun geri püskürtülüp hesabının sorulması için bu önemli ve gerekli bir adımdı. 17-25 Aralık’ın bir darbe girişimi olduğu da HSYK 2. Dairesi’nin aldığı kararla tescillenmiş oldu.
Ortaya konulan gerekçelere bakıldığında 4 savcı ve 1 hakimle ilgili gerekli işlemlerin 2013 Aralık’ında yapılması gerektiğini görüyorsunuz. O zamanki HSYK vesayetçi unsurların elinde olduğu için bu yapılamadı. Şimdi ise milli güvenliği tehdit eden paralel yapı mensuplarına birer birer hukuk içerisinde hesap soruluyor.
Paralel çete gayri meşru operasyonlarına başladığında bu yaptıklarının bir bedeli olacağını ve adalete hesap vereceklerini çok yazdık, çizdik. Özellikle paralel gazeteciler kendilerinden öyle eminlerdi ki, böyle bir şeyin asla olmayacağını düşünüyorlardı. 17 Aralık’ın üzerinden 7 ay bile geçmeden 22 Temmuz 2014’de casusluk ve yasadışı dinlemeden ötürü paralel polisler içeri alındı. Peşinden birçok dava daha geldi. Tahşiye kumpası, paralel çetenin en hareket ettiği olaydı. 25 Nisan Cumartesi gecesi yapmaya çalıştıkları yargı darbesi herkesin aklındaki soruları sildi süpürdü. Artık karşımızda tam bir Fethullahçı Terör Örgütü vardı.
FETÖ’cü savcı ve hakimler şimdi Yargıtay’da yargılanacaklar. Tutuklanacaklarından kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü yaptıkları şeyin bırakın affedilir olmasını, hiçbir demokraside karşılıksız kalması beklenemez. Mesleğin onur ve haysiyetini ayaklar altına almaları sonucu ihraç edilmeleri sadece bir başlangıç. Bunun devamı da gelecek.
Son 7 yılda kumpas davalarla insanları haksız yere içeri atan her FETÖ’cü hakim ve savcı yaptıklarının hesabını yargıya verecek. Birçok masum insanın ahı var. Hiçbir suçu olmayan insanlar yıllarca cezaevlerinde çürütüldüler. Şimdi hesap sorma zamanı. Türkiye Cumhuriyeti devleti varlığını tehdit eden bu yapının her ayağı birer birer göçertilecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya dönüşü gazetecilere bu konuda önemli açıklamalar yapmıştı. Kırmızı Kitap’a giren bu yapıyla ilgili savcıların daha seri adım atabileceğini söylemişti. Nitekim bu adımlar artık daha hızlı bir şekilde atılıyor. Manisa Emniyeti’nin paralel çeteye karşı önemli operasyonlarının benzerleri Sakarya’dan da geldi. Konya’da bu yapının bir avukatı tutuklandı. Devlet içindeki temizlik bitene kadar devam edecektir. Kimsenin bundan şüphesi olmasın.
Terör örgütlerinin medyası, şirketleri olamayacağına göre hukuk içerisinde bu konularda da adımların atılması gerekiyor. Suça karışan, milli güvenliği tehdit eden FETÖ’cü herkese devletten atılacaktır. Sınav sorularını çalan, insanların özel hayatına giren, kaset komplosu yapan, emniyet-yargı cuntasıyla insanları yok yere itham edenlere Batı demokrasilerinde nasıl müdahale edilirse, bizde de aynısı olacak.
Bu yapının şimdiye kadar çok ayağına dokunuldu ama yargı ayağına pek müdahale edilmemişti. Nasıl rüşvet alan, servetinden haksız artış olan, insanların mallarına hukuksuz el koyan vb yargı mensupları ihraç edildiyse, geçmiş davalarda aynısını yapanlar da gerekirse meslekten atılacak ve de yargılanacaktır.
Suyun akışını kimse değiştiremez. Olması gereken ve olacak olan budur. Hala birileri kalkıp “Yok sert gidiyorsunuz, yok böyle olmaz” diyenler varsa dönüp geçişe baksınlar. AK Parti’nin yargıda bin tane bile destekçisi yoktur. Farklı görüşteki savcı ve hakimler bu çetenin yöntemlerini ve yaptıklarını çok iyi bildiği için 10 Ekim HSYK seçimlerinde hükümetin desteklediği Yargıda Birlik Platformu’nun yanında yer aldılar. Ülkücü, ateist, sosyal demokrat hakim ve savcılar devletin tarafında oldular.
Pensilvanya ve FETÖ’cüler hala akıldan uzak yöntemlerle müritlerini bir arada tutmaya çalışıyorlar. Sahte mehdi söylemleriyle rasyonaliteden uzak zırvalarla çok yakında her şey iyi olacak diyorlar. Kaybettiklerinin, çöktüklerinin farkındalar. Sadece zaman kazanmaya çalışıyorlar. 2015 paralel çetenin en sert darbeyi yediği yıl olarak tarihe geçecek.