Nefes’ten sonra terör sorununu odağına alan ikinci film Dağ gösterime girdi. İki askerin hayatta kalma savaşını anlatan Dağ’ın finali izleyiciyi gözyaşına boğuyor.
HEP eleştirdik Türk sinemasını; kendi dertlerine bakamayan, bu ülkenin insanının duygularına dokunamayan bir sinema olduğu için... Tabii bunun türlü nedenleri vardı. Her şeyden önce Türk entelektüelinin toplumdan kopuk olması, kendi ayaklarının üzerinde durmayı becerememesi bunların en büyük sebebiydi. Niye sizce koskoca Osmanlı tarihiyle ilgili 1990’lardan sonra bir tane adam gibi film çekilemedi? Niye Türk milletinin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçü anlatılamadı? Bu milletin Müslümanlığı kabul ediş hikayesi niye beyaz perdeye aktarılamadı? Modern Türkiye’nin doğuşu, Kurtuluş Savaşı hala dişe dokunur bir şekilde görselliği ve hikayesiyle sinemada niye yok? Hadi hepsini geçtim bu ülkenin kanayan yarası Güneydoğu Anadolu’da yaşananlar ve verdiğimiz binlerce şehidin hiç mi hikayesi yapılmaz sinemada? Yapılmaz! Niye biliyor musunuz? Çünkü kalburüstü sinemacılarımız bu konuları işlediklerinde faşist damgası yiyeceklerinden korkar ve kategorize edilmek onların en kötü rüyasıdır. Entelektüel kesim ne yazık ki bu tür filmlere böyle bakar. Yani kendi tarihinden utanan bir aydınlar sınıfı var.
HİÇBİR ŞEY ABARTILI DEĞİL
Bütün bu daralmışlığa karşı 2009 yılında Levent Semerci’nin Nefes filmi ortaya çıktı. Entelektüel kesim bu filme sırtını döndü. Ama izleyici seyretti ve hakkını teslim etti. Dağ filminin de aynı kaderi paylaşacağını düşünüyorum. Filminin başarısı çekimlerinde değil. Özellikle Nefes ile karşılaştırdığımda görüntü yönetmenliği açısından büyük bir başarı olduğunu söyleyemem ama senaryo ve karakterlerin derinliğinde başarılı. Üstelik filmin öyle bir anlatımı var ki size kaba bir şekilde propaganda yapmıyor. Mesela Nefes filminde Atatürk’ün heykelini kucaklayan asker ve komutanın uzun diyalogları, propaganda filminin en belirgin özelliklerini sergiliyordu. Dağ filminde ise iki gencin karakteri öylesine doğru ve doğal işleniyor ki bu filmdeki hiçbir şeye abartı diyemezsiniz. 2009 yılında Büşra filmiyle tartışmalar yaratan Alper Çağlar, Dağ ile kariyerinin şimdilik en başarılı üretimini yapmış.
Konusu kısaca şöyle: Keçiörenli Bedir otoriteyle problemli bir gençtir. Sivil hayatta yaşadığı bütün sıkıntılar askerde mislisiyle fazla yaşanır ve askerliği iki yıl uzar. Oğuz ise İstanbullu zengin aile çocuğu. Bedelli askerlik yapabilecekken bunu kendine yediremez ve kısa dönem olarak askere gider. İkisi de sınır karakolunda aynı bölüktedirler. Birbirlerinden hiç hoşlanmazlar ve takışırlar. Kavga eden gençler bozulan bir anteni onarmak için dağa beraber çıkmak zorunda kalır. Dört kişilik ekip pusuya düşer. Artık Bedir ile Oğuz’un hayatta kalmak için beraber davranmak dışında kurtuluşları yoktur. Filmin başrolünde oynayan Ufuk Bayraktar ve Çağlar Ertuğrul’un performansları filmin başarısının en büyük sebepleri. Özellikle Ufuk Bayraktar her filmde daha da büyüyor. Keçiörenli Bedir karakteriyle sadece Zeki Demirkubuz’un dilinden anladığı bir oyuncu olmadığını kanıtladı. İyi yönetmen, iyi oyuncu ve iyi senaryo bir araya gelince bir de içinde yürek olunca tadından yenmez bir film ortaya çıkmış. Dağ filmi tabii ki siyasi duruşu olan bir yapım. Bu filmi sadece dağda yaşananları Türk askerinin tarafından anlattığı için eleştirenlere şunu soruyorum. Bahoz filminin finalinde köye dönen genç dağları gösterip “Tek çıkış orası” dediğinde yazılarınızda susmadınız mı? Bunun tersi olunca niye eleştiriyorsunuz? Bu yurdun sınırları içindeki her evden bir evlat dağa çıkmaz ama Kürdüyle, Türküyle neredeyse her evden bir evlat askere gider. Bu film de işte o insanların sinemasıdır. Teşekkürler Alper Çağlar. Teşekkürler Ufuk Bayraktar. Teşekkürler Çağlar Ertuğrul...
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen VE SENARİST: Alper Çağlar
OYUNCULAR: Çağlar Ertuğrul, Ufuk Bayraktar, Mesut Akusta, Fırat Doğruloğlu
TÜR: Aksiyon
YAPIM: 2012, Türkiye, 90 dakika
Vizyondakiler
MOSKOVA’NIN ŞİFRESİ: TEMEL
TEMEL Sümela Manastırı’ndaki şifreyi çözüp hazineyi bulmuş ve sevdiği kadına kavuşmuştur. Gerçekte ise Rus mafyası bir değiş tokuş sırasında Türk mafyasıyla çatışmış ve o sırada Temel kazdığı çukurdan çıkan Rus mafyasına ait altınları, Sümela’nın hazinesi zannederek almıştır.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Adem Kılıç
Senarist: Yılmaz Okumuş Oyuncular: Alper Kul, Aslıhan Güner, Ruhi Sarı, Salih Kalyon Tür: Komedi
Yapım: 2012, Türkiye, 100 Dakika
Mutluluk Asla Yalnız Gelmez
ARKADAŞLARINI ve partileri seven genç bir adam olan Sasha zamanının çoğunu caz kulüplerde gününü gün ederek geçirmektedir. Charlotte ise iki kez evlenmiş, üç çocuklu, hayatında romantizme yer olmayan bir kadındır. Film, birbirine zıt bu iki insanın bir araya geldiğinde neler olacağını komedi çerçevesinde konu alıyor.
FİLMİN KÜNYESİ
Orjinal adı: Un Bonheur Narrive Jamais Seul Yönetmen ve senarist: James Huth Oyuncular: Sophie Marceau, Gad Elmaleh, Maurice Barthelemy, François Berleand Tür: Fantastik Yapım: 2012, Fransa, 110 Dakika.