Bu sabah itibariyle yeni bir not düşme zamanı: Avrupa daha doğrusu “27 parçalı birlik olma” görüntüsü veren Avrupa, “çekirdek tezini değiştirdi” ve var olan yapı içinde “bazılarını taşımanın lüzumsuz” olduğunu da planlayarak, “YENİ AVRUPA” olarak karşımıza çıkmaya hazırlanıyor...
Sevgili dostlarım, bu planın ana “yapıcıları” ve zorlayacakları yapının ekseni de artık belli; Almanya-Fransa çizgisi... Veya daha değişik ifadesiyle; “Franco-Germen çekirdek yapı”...
Almanya-Fransa hattında, SON ÇIKIŞ OLARAK, kurulacak yeni Avrupa’da bazılarına göre “safralar” olmayacak! Daha “sıkı”, daha “Hristiyan”, daha “küçük” ama daha “güçlü” olmayı deneyecek yeni bir yapı göreceğiz...
Sonuç 1: Ortaya çıkan sürecin detaylarını bugünden yazmayı denesem, 10 yıl önce “Avrupa’nın büyük çöküşü” dediğimde “OLUR MU” diyenler yine “OLMAZ” DİYECEKLER! Bu yüzden şimdilik sadece şunu yazarak bitireceğim: Türkiye’nin katılmayı düşündüğü “Avrupa Birliği” ALGILADIĞIMIZ HALİ ile yoluna devam etmeyecek... Şimdi “Türkiye’nin Yeni Dünya Düzeni” içinde rakibi olmayı deneyecek FRANCO-GERMEN bir yapının hızla kurulmaya çalışılacağını göreceğiz... Biz niyetimizi iyi tutalım ama notumuzu da düşelim...
Sonuç 2: 2001 krizinden bugüne net olarak “Avrupa’nın asla birlik olamadan ekonomik çöküş sonucu projenin biteceği” tezimi savunuyorum. Yazılarım arşivlerde duruyor. Bugün bunu görmek ve savunmak zor değil. Şimdi bir adım ileri gitmemiz ve Türkiye’nin çöken Avrupa yerine küresel düzenin içinde yerini alması gerektiğini görmemiz gerekli. Net olarak şunu iddia ediyorum; yeni dünya düzeni içinde üç ana eksen olacak: 1- Amerika, 2- Türkiye-Moskova çizgisi ve periferisi, 3- Çin-Hindistan-İran... Burada en önemli soru; Rusya nerede yerini alacak. Türkiye ile “Türki devletler ve Ortodoks coğrafyası üzerinden yeni bir bağ-yeni bir sentez mi” oluşturmayı deneyecek yoksa Çin tarafında mı bir yer seçecek?
Sonuç 3: Türkiye, devlet kademesinden başlayarak, toplumun en küçük hücresine kadar şu gerçeği çok iyi anlamalı ve sindirmeli; Türk Devleti ile Avrupa Birliği ilişkisi bu şekilde “bizi oyaladıklarını sandıkları” düzlemde devam edemez! Bu yolda Türkiye OYALANARAK AB üyesi olamaz! Türkiye, tarihsel gerçekleri -coğrafyası-etnik-sosyal yapısı-manevi değerleri ve yeni dünya düzeni içindeki konumuyla Avrupa’nın da yukarıda anlatmaya çalıştığım YENİ AVRUPA’nın da alternatifi-rakibidir! Yeni küresel düzen içinde oluşan “3 merkezden biri olmaya en güçlü adaydan” biridir ve AVRUPA BİRLİĞİ gibi çaresizlikten YENİ AVRUPA deneyen, bir yapı içinde kendini harcamadan-harcatmadan acilen gerekeni yapmalıdır!
Son söz: Avrupa Birliği üyelik sürecimiz “stratejik hedef” olarak devam edebilir ama somut sonuçlar alınamaz ve özellikle negatif ayrımcılık bize uygulanmaya devam ederse, gereğini yapan bir Türkiye olacağından kimsenin de şüphe etmemesi gerekir...