Son James Bond filmi Skyfall Türkiye’de çekilince bizim için ayrı bir anlam kazandı. Adana ve İstanbul’daki çekimler gazete sayfalarında yer buldu. Biz de sizin için bütün James Bondları mercek altına aldık... Favoriniz hangisi? İlk Bond Connery mi yoksa sonuncusu Craig mi? Yoksa Moore mu?
James Bond’un 23. filmi Skyfall’ın bir bölümü Türkiye’de çekiliyor. Yıllardır Hollywood yapımları ülkemizde çekilsin diye yapmadığımız kalmamıştı. Bond gibi büyük bir prodüksiyon gelince ne yapacağımızı şaşırdık. Haliyle ne Adana’da çekimler yapılırken kullanılan arabaların Suriyeli muhaliflere mi gönderildiğinin söylenmediği kaldı, ne de Suriye’ye silah tedarik edildiği. Tren yolcularının çektiği eziyetler mi daha neler neler... Neyse bütün bunlar bitti ve İstanbul çekimlerine geldi sıra. Efendim ilk önce izinler alındı. Neyseki İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri ellerinden geleni yaptı. Ve Kapalıçarşı’da ve Eminönü’nde yapılan çekimler için bazı sokaklar kapandı, işyerleriyle anlaşıldı. Bir baktık simitçiler ve sokak satıcıları kazan kaldırmış. Günlük 250 TL isterlermiş. Sanıyorum James Bond’u canlandıran Daniel Craig de dünyayı kurtarmanın Türkiye’de film çekmekten kolay olduğunu kabul ediyordur artık. Bu son Bond filminin ülkemizdeki çekim macerasıydı. Gelelim işin sinemayı ilgilendiren bölümüne, Bond efsanesinin geçmişi ve bilinmeyenlerine.
SONUNCUSU SKYFALL
Bond efsanesi Ian Fleming’in 1952 yılında yazmaya başladığı romanlarla hayat buldu. Fleming hayatını kaybettiği 1964 yılına kadar birçok roman ve hikaye yazdı ama Bond sinemaya çekildikten sonra ünlendi. Bugüne kadar Skyfall dahil 25 Bond filmi çekildi. Bunlar Doctor No (1962), From Russia With Love (1963), Goldfinger (1964), Thunderball (1965), You Only Live Twice (1967), On Her Majesty’s Secret Service (1969), Diamonds Are Forever (1971), Live and Let Die (1973), The Man With The Golden Gun (1974), The Spy Who Loved Me (1977), Moonraker (1979), For Your Eyes Only (1981), Octopussy (1983), A View To A Kill (1985), The Living Daylights (1987), Licence To Kill (1989), Golden Eye ( 1995), Tomorrow Never Dies (1997), The World is Not Enough (1999), Casino Royale (2006) ve Quantum of Solace (2008).
ASLINDA İKİ FİLM DAHA VAR
Bu filmlerden ikisi yapımcı şirketin izni dışında çekildiği için birçok dosyada yer almaz. Bunlardan birincisi 1967 yılında çekilen David Niven’in başrolünü oynadığı Casino Royal diğeri ise 1983 yılında çekilen ve Sean Connery’nin oynadığı Asla Asla Deme’dir. Bond’u Niven’i saymazsak altı aktör canlandırmış.
BİZE GÖRE EN İYİSİ ROGER MOORE
Bunların hangisinin en iyi Bond olduğu ise tartışma konusudur. Bond karakteri, bugüne kadar Sean Connery (1962-67/ 1971), George Lazenby’ın (1969) ardından Roger Moore (1973-85), Timothy Dalton (1987-89), Pierce Brosnan (1995-2002) ve Daniel Craig (2006- ...) tarafından canlandırıldı. Bizim kuşak, Bond’u Moore ile tanıdı. Her ne kadar Connery’nin karizmasının bütün isimlerden üstün olduğunu düşünsem de benim için Bond, Roger Moore’dur. Arkasından Dalton gelir ama ona hiç kanım ısınmadı açıkçası. Hatta son Bond Craig ile Dalton’u aynı kefeye koyduğumu bile söyleyebilirim. Daha çok CIA ajanlarına benzeyen ve James Bond serisinin büyüsünü törpüleyen iki isim. Halbuki 1995’ten 2002’ye kadar Bond’u canlandıran Brosnan bu anlamda çok daha başarılıydı. O tam bir Moore havasıyla macerayı devam ettirdi.
EN MAÇO İLE EN GÜZEL KARAKTER
Tabii Bond serisi bütününü sadece James Bond’u canlandıran aktörlere borçlu değil. Bond beyazperdenin en karizmatik ve maço kahramanıdır. Onun maçoluğu feministleri çıldırtsa da güzel kadınların hedefi olmasını engellemez. Bond kadınları bu efsanenin belki de en çarpıcı öğesi. Bond’ta oynayan bütün mankenler, oyuncular hayatları boyunca taşıyacakları bir madalya takmışlar demektir. İlk Bond filmiyle güzel kadınların geçidi başladı. Dr. No filminde Ursula Andress beyaz bikinisiyle kumsalda gözüktüğü anda film bomba gibi patladı. İsviçreli güzel yıldız Bond için sarışın kadın alışkanlığının başlangıcıydı. Her filmde birbirinden güzel ve ünlü kadın oyuncular rol aldı. Mesela 1974 yılında İsveçli güzel Britt Ekland bu sefer Roger Moore’un karşısındaydı. 1999 yılındaysa The World Is Not Enough filminde Denise Richards Bond kızı olarak ün kazandı. Herhalde söylememize gerek yok, yine sarışın, yine kumsalda ve yine güzel. 2002 yılında ise Die Another Day filminde Halle Barry melez güzelliğini Ursula Andress’in ünlü sahnesine gönderme yaparak sergiledi. İşte bütün bu güzel yıldızların listesi:
Ursula Andress, Dr. No (1963). Daniela Bianchi, From Russia With Love (1964). Honor Blackman, Goldfinger (1964). Claudine Auger, Thunderball (1965). Mie Hama, You Only Live Twice (1967). Diana Rigg, On Her Majesty’s Secret Service (1969). Jill St.-John, Diamonds Are Forever (1971). Madeline Smith, Live And Let Die (1973). Britt Ekland, The Man with the Golden Gun (1974). Barbara Bach, The Spy Who Loved Me (1977). Corrine Clery, Moonraker (1979). Carole Bouquet, For Your Eyes Only (1981). Maud Adams, Octopussy (1983). Tanya Roberts, A View To A Kill (1985). Maryam d’ Abo, The Living Daylights (1987). Talisa Soto, Licence To Kill (1989). Izabella Scorupco, Goldeneye (1995). Teri Hatcher, Tomorrow Never Dies (1997). Denise Richards, The World Is Not Enough (1999). Halle Berry, Die Another Day (2002). Eva Green, Casino Royale (2006). Olga Kurylenko, Quantum of Solace (2009).
YENİLMEZ VE EVLENMEZ
Peki kimdir bu James Bond? İşte size kısaca James Bond... Boyu: 1.83 cm. Kilosu: 76. Gözler: Mavi. Saç: siyah. Uzmanlık alanları: Tabanca atış, boks ve bıçak kullanma. Bildiği diller: Fransızca ve Almanca.
James Bond karakterinin yaratıcısı Ian Fleming, 14 James Bond romanının ilki olan ve 1953 yılında yayınlanan Royal Kumarhanesi’nde (Casino Royale) James Bond’un gerçek hikayesini şu şekilde anlatmıştır: James Bond 1924’te İskoçya’da doğar. Sekiz yaşındayken annesiyle babası bir dağ kazasında ölür.
1938’te asil çocukların ayrıcalıklı lisesi Eton Koleji’ne girer. İki yıl sonra 16 yaşındayken, kızlarla yaptığı kaçamaklar nedeniyle okuldan atılır. 1941’de donanmaya girer, II. Dünya Savaşı’nı bir komando olarak bitirip İngiliz gizli servisinin (MI6) elemanı olur. 1950’de kendisine ‘’öldürme yetkisi’’ (Licence to Kill) verilir. 1 Ocak 1962’de evlenir, düğün sırasında karısı öldürülür.
Bond’un asla terketmediği tek kadın Miss Moneypenny’dir. Moneypenny patron ‘’M’’nin sekreteri olup felaket haberlerini Bond’a yetiştirmekle görevlidir. Aralarında belli belirsiz bir flört vardır. Mr Q Bond’un yenilmezliğinin en büyük sebebidir. Çünkü silaha dönüşen kalemler, uçan arabalar, patlayan cikletler hep onun icadıdır.
Peki James Bond niye bu kadar sevilmiştir? Bunun en büyük sebebi Bond bütün erkeklerin hayallerini gerçekleştiren bir kahramandır. Güçlüdür, snobdur, kadınlar ona hayrandır ama o hiçbirine aşık olmaz, esir alınır ama ölmez ve eninde sonunda hep Bond kazanır. Bond yaşadıkça maçoluk ölmez. Günümüzde sakatlanmış, törpülenmiş olan maçoluğun son kahramanıdır Bond.
Müzikleri de unutulmaz
James Bond’un kadınları ve aktörlerinin dışında müzikleri de izleyicinin kalbini kazanmıştır. James Bond 007’nin herkes tarafından bilinen tema müziği Monty Norman tarafından bestelendi. Fakat her filmed bu müzik ünlü müzisyenler tarafından yeniden uyarlandı. Liste çok uzun olduğu için bir kaçını paylaşalım. Shirley Bassey’nin seslendirdiği üç Bond şarkısından biridir Moonraker’daki Where are You, Why do You Hide. A View To A Kill filminde Duran Duran’ın seslendirdiği Meeting You With a View to a Kill ve tabii gençliğimizin unutulmaz Bond parçası For Your Eyes Only. Sheena Easton’ın buğulu sesinden romantizmin dalgalarına düştüğümüz yıllar.