Kimsenin aklı, klasik askeri darbelere gitmesin. Dijital çağ, o devri bitirdi. Yani, sokakta yürüyen CHP’lilere, İP’lilere, ‘darbe istiyor musunuz?’ diye sorup, ‘bakın işte, darbe istemiyorlar bu çocuklar’ diye çıkarsamalar yapmanın alemi yok.
Süleyman Demirel, 28 Şubat’ta askeri darbe yapmadı. Sivil görünümlü gönüllülerden müteşekkil bir ‘ara rejim’ hükümeti kurdu.
Yargı, medya ve asker darbenin sacayağıydı. Ara rejim hükümeti de masanın örtüsü.
Şimdiki darbe girişimi, daha sofistike, daha sinsi, daha organize.
Dış bağlantısı var. 2007’deki Hudson senaryosu gibi oturup çalışmışlar. 2007’de bombalı saldırılarla ortalığı karıştırıp askeri darbeye zemin hazırlamayı düşünüyorlardı.
Balyoz da, böyle bir modeldi. İçinde camilere saldırı bile vardı. Kan dökmek vardı, kaos vardı.
‘İstanbul İsyanı’ demişler adına. Yeni Şafak güzel yazmış. Bush’un kurmayları, Şubat ayında toplanmışlar ve işte şimdi gördüğümüz darbe girişimi için beyin fırtınası yapmışlar.
Wolfowitz orada, Rumsfeld orada, karanlıklar prensi lakabıyla anılan Perle orada. Türkiye’den 6 kişi katılmış toplantıya.
Kuruluşun adı American Enterprise Institute. Yahudi lobisinin meşhur AIPAC’ı bu kuruluşu destekliyor. Amerikan yönetimi işin içinde değil gibi görünüyor, ama görüldüğü gibi, Neoconlar bütün ağırlıklarıyla işin içinde.
Sade onlar mı? Uluslararası ajanslar, Türkiye’deki reklam iptallerine kadar her şeyle dakikası dakikasına ilgilendiler. İlgilenmeye de devam ediyorlar.
Claudia Roth’un ne işi var, Taksim’deki Divan Oteli’nde? Demek, puslu havayı görmüş, pususunu kurmuş.
BBC, CNN İnternational, Deutsche Welle, kendi memleketlerini bıraktılar, Türkiye’yi karıştıracak düşmanca yayınlarla meşguller.
Dışarıda onlar, içeride müstahdemleri.
Yeni yöntemler devrede. Twitter’da bir tweet atıyorsun, 500’e katlanıyor.
Yalan mesajlar atıyorlar. Türkçe değil, İngilizce, Almanca atıyorlar. Neden?
Daha hiç bir şey yokken ‘Üç kişi öldü, beş kişi öldü’ demeleri o kadar önemli değil. ‘500 kişi öldü’ diyorlar. Yaptıkları dezenformasyonun geri dönüşünü de alıyorlar.
Bu senaryo CHP’de de çalışıldı. CHP’li politikacılar, hem mecliste, hem yerel toplantılarda ‘sokak savaşı’nı dillendirdiler.
Hayır, Kılıçdaroğlu’nun aklı yetmez bu kadarına.
Kılıçdaroğlu yönetiliyor. ‘Miting yapacağım’ diyor Kılıçdaroğlu, ilan ediyor.
Birisi, “Otur oturduğun yerde” diyor Kılıçdaroğlu’na. O da, “Tamam” diyor, “Taksim’e gideyim o zaman.”
Gidiyor Taksim’e. Oradan da yüzgeri ediyorlar.
Evet, CHP ve İP’yle çalıştılar. Ama, daha önce yazmıştım, etiketsiz, bayraksız, flamasız.
Ergenekon, işin içinde. Bir rövanş istiyor Ergenekon. Silivri’den ‘ilan-ı aşk’ mesajları gönderiyor.
Yazık, kullanıldı Gezi Parkı.
Gezi Parkı’ndaki çevreci, yeşil gençlerin yerini militanlar aldı. Başbakan, saatlerce oturdu, konuştu onlara.
Dünyada hiç bir siyasi liderin yapmadığını yaptı. ‘Ne isterseniz olsun’ dedi lisan-ı münasiple.
Ne istediklerini bilmiyordu ki onlar. Çünkü organizasyon onların değil.
Organizasyon, yerli değil.
Kullanıldılar, atıldılar.
Ben kaç kişi tanıyorum, polis şiddetine kızıp Gezi’ye koşan, sonra oradaki havanın değiştiğini, işin içine ‘iyi saatte olsunlar’ın karıştığını görünce pişman olup aşağı inen.
Evet, tipik bir ‘askeri darbe’ istemiyorlar.
Seçim, hiç istemiyorlar, çünkü seçimde boylarının ölçüsünü alacaklarını biliyorlar.
CHP’nin iktidarını mı istiyorlar? Mümkün olmadığını biliyorlar.
Kaos istiyorlar. Türkiye 40’lardaki gündemlerine dönsün istiyorlar.
Türkiye, ‘çok oldu’ bu Avrupalı ve Amerikalı Neo-Con aktörlere göre. Bölgede oyun bozuyor. Bölgede, karşı-tez üretiyor. Ve bu karşı-tez’ler etkili oluyor, sonuç veriyor. (İsrail’in son Gazze operasyonundaki Türkiye-Mısır dayanışmasının İsrail’e nasıl geri adım attırdığını hatırlayın.)
Öyleyse dursun. Hiç bir şey yapmayan, etliye sütlüye karışmayan bir Türkiye olsun. (Bugün, Fadime Özkan’ın, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’yla yaptığı röportajda Türkiye’nin güçlenmesinin Batı’yı nasıl rahatsız ettiğini okuyabilirsiniz.)
Lafı uzatmayayım. Bu yazının şu anda bitmesi lazım. Kazlıçeşme’ye, mitinge gideceğim.
Diyeceğim şu.
Gezi’nin gençleri iğfal edildi. Bir darbe teşebbüsünde ‘sos’ olarak, ‘garnitür’ olarak kullanıldılar.
Bu darbenin püskürtülmesi lazım. Millet sağlam durursa, darbeciler, kuyruklarını bacaklarının arasına kıstırıp giderler.