Ali Bayramoğlu arkadaşımız Karar gazetesine geçerken bir kaza geçirip kafayı çarpmış olmalı, geçmiş olsun diyelim...
Sevgili dostlar, Ali Bey geçen akşam izlediğim görüntülerde aynen şöyle buyurdu; “Türkiye’de demokrasinin oluşması için Erdoğan’ın siyasi denklemden pasifize edilmesi ilk adım olmalıdır”...
Kararı vermiş “Cin Ali” ve SAHİPLERİ! Halkın dediğinin ne önemi var! Bu da bir tür vesayet anlayışı ama arkasında kimler var o önemli, zamanı geldikçe hepsini açıklayacağım.
Bu noktada “cin ali’nin” kafayı çarpmadan önceki yazdıklarına dönelim ve sizle bazı alıntıları paylaşayım;
“Erdoğan, 15 Temmuz öncesi ve sonrası... AK Parti'nin kuruluş yıldönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajındaki şu sözlere kulak vermek lazım: ‘15 Temmuz'a kadar AK Parti'ye oy verenlerden aldığınız güçle, tüm Türkiye'ye hizmet etmek mücadelesindeydiniz. Artık tüm Türk milletine hizmet etme mecburiyetimiz var (...) Artık 15 Temmuz öncesi gibi davranamayız. En başta ben davranamam. İktidar partisi olarak AK Parti böyle davranamaz. Muhalefet partilerinin de aynı anlayışta olduğuna inanıyorum. Medyanın, meslek örgütlerinin, tüm grupların da aynı anlayışta olduğunu ümit ediyorum’... Bu mesaj Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe girişimi gecesinden bu yana ısrarla sürdürdüğü tavrın bir devamı. Ancak bu kez sözler, siyasi iktidara ve içe yönelik, böyle olduğu oranda daha değerli ve etkili. Erdoğan'ın 15. yıl mesajının bu yönüyle ülkedeki siyasi gerilimi daha da azaltacak bir etki yapacağı muhakkaktır... Erdoğan'ın 15 Temmuz öncesi ile 15 Temmuz sonrası arasında bir ayrım yapması, umarım, sivriliklerin, hataların törpülenmesini beraberinde getirir. Türkiye'nin inşasının ülkenin çoğulcu dokusuna ve hukuk devletinin gereklerine uygun yapılacağını ve bunun uzlaşma ve mutabakat arayarak gerçekleştirileceğini ima eder... Bununla ilgili olumlu işaretler var... Siyasi ve demokratik konsensüs bunların başında geliyor. Alınan tedbirlerden atılan yeni adımlara kadar pek çok hamle ve düzenleme istişarelerle gerçekleştiriliyor... Bir başka işaret Beştepe'dir. Türkiye'de aktör olarak siyasi ibrenin en önemli belirleyicisinin Tayyip Erdoğan olduğuna şüphe yok. Darbe girişimi, muhalif kesimler nezdinde bile ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iradesiyle güven veren, meşruiyetiyle toplumsal bütünlüğü, rejimin demokratik niteliğini temsil eden bir lider olduğunu ortaya koydu. Batı'nın ve Batı basınının darbe karşısındaki garip tutumu, darbenin ve Gülencilerin işaret ettiği tehdit, devletin hızla yeniden yapılanma gereği, seçilmiş meşru bir iktidarın anlamını, kriz anlarında meşru, etkili ve güçlü bir liderin önemini kamuoyuna gösterdi... İnsanlar, 15 Temmuz gecesi Erdoğan'a bir şey olduğu takdirde, Türkiye'de demokratik düzenden laik sisteme kadar her şeyin çökeceğini yakından hissettiler. Darbenin atlatılmasında, sistemin dizleri üzerine çökmemesinde oynadığı rolü gördüler”...
Sevgili dostlar, gördüğünüz gibi “cin ali” birdenbire fikir değiştirmiş ve kendi ifadesiyle “demokratik düzenden laik sisteme kadar her denklemin garantisi olarak gördüğü ve yazdığı Erdoğan’ı ‘demokrasinin önündeki tek engel’ ilan etmiştir... Bu kadar büyük sapma kafa çarpması veya başka bir travma ile olmaz. Belli ki “cin ali’nin” sahipleri-abileri-akıl hocaları yeni bir “ERDOĞANSIZLAŞTIRMA” PLANINDAN bahsetmişler ve bu aliciğe de gerekli talimatları vermişler... Aslında dikkatli bakanlar son günlerde “gölgesinden korkup, hayatlarında” ülke adına tek risk almayanların “değeri kendinden menkulcesine” nasıl bitlerinin kanlandığını görecekler...
YENİ BİR TEZGAH PEŞİNDE OLANLARA ŞUNU SÖYLÜYORUM; BU ÜLKEDE MİLLETİN İRADESİ TECELLİ EDECEK VE SİZLER TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNDE YERİNİZİ ALACAKSINIZ...
BU ÇETEYİ DEŞİFRE ETMEYE DEVAM EDECEĞİM...