Sanırsınız ki, Avrupa Birliği kurumlarında, ellerinde açıklama metinleriyle koridorlarda koşarken birbirine çarpan eurokratlar, nefes nefese Türkiye’deki gelişmelere tepki yetiştirmeye çalışıyor.
“AB’den sert tepki var” diye okuduğunuz haberlerin önemli bir kısmının bir soru üzerine yapılan açıklamalar olduğunu ve genelde bu açıklamaların da şu seyirle geldiğini hatırlatalım:
“- Sayın falanca, ben filanca gazetesinden arıyorum. Türkiye’den son dönemde yaşanan feşmekan olayıyla ilgili yorumunuzu öğrenmek isterdim.
- Eee, takip ediyoruz elbette...
- Endişeli misiniz?
- Dikkatle izliyoruz...”
Bu iki cümlelik diyalogu yarım sayfa haber olarak okuduğunuzu ve başına da “AB Ankara’daki gelişmeleri endişe ile izliyor” başlığının atıldığını düşünün.
Kendimden biliyorum.
Bir açıklama için 20 kez aradığım bir haber kaynağından aldığım bir cümlenin bazen ne kadar önemli olduğunu ve konjonktürde karşılığının cümlelerle analize tekabül ettiğini...
11 yıl boyunca Fransa’da, ondan önce de Ankara’da 7 yıl diplomasi muhabiri olarak çalışırken, “bir diplomattan nasıl tepki alınır?” sorusunun yanıtını yeterince aradığımı düşünüyorum.
24 Aralık’ta bütün Avrupa, Noel tatiline girmişken, AB Komisyonu’nun Genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle’nin 27 Aralık günü geç saatlerde gelen açıklamasını görünce bunları düşündüm.
Hollande’ın Ankara ziyareti
21 Ocak’ta gerçekleşmesi beklenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyaretini ve 27 Ocak’ta Ankara’ya gelecek olan Fransa lideri François Hollande’ın temaslarını mercek altına almış çevrelerin reflekslerini hayretle izliyorum.
Başbakan’a AB yetkililerince Brüksel’de ya da François Hollande tarafından Ankara’da “sert mesaj verilmezse” bazı arkadaşların hatırı kalacak.
Hatta, 21 yıl sonra Fransa’dan gerçekleşecek devlet ziyaretinin, Ankara’ya destek mesajı taşıyacağını düşünüp, bu rahatsızlıklarını ifade edenleri de bu gruba ekleyelim.
Fransa lideri Ankara ziyaretini iptal etse...
Ya da gelip, şöyle okkalı bir demokrasi dersi verse...
Yüreklerine su serpilecek...
Neyse ki, 27 Ocak günü 8 bakan ve 30’a yakın işadamıyla gelip, Türkiye ile işbirliği konularında detaylı temaslarda bulunacak olan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ekibi Türkiye’nin egemen bir ülke olduğunu ve seçilmiş bir başbakanla görüşmeye geldiklerinin farkındalar.
Fransız yetkililer, Suriye başta olmak üzere Türkiye’nin bölgesel gelişmelerde sahip olduğu konumu da net bir şekilde tekrarlıyorlar.
Enerji projeleri, nükleer sektörü...
Hollande’ın ziyaretinin bölgesel işbirliğinin yanı sıra önemli bir ekonomik boyutu da olacak.
AB sürecinde eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bloke ettiği başlıklara ilişkin dosya ise şimdilik raftaki yerini koruyacak.
Ziyaret tarihinin şifresi
Bu arada Hollande’ın Ankara ziyaretinin tam da Sarkozy’nin doğumgününe denk düştüğünü de yazalım. Sarkozy’nin kişisel kaprisleri nedeniyle diplomatik kriz yaşanan üç ülkeden biri olan Türkiye’ye ziyaret için 28 Ocak tarihinin seçilmesi elbette ilginç bir detay.
Türkiye’nin yanı sıra sumo güreşçileriyle ilgili sözleri nedeniyle Japonya ile ve de Meksika ile Sarkozy döneminde Fransa’nın ilişkileri limoni bir seyir izlemişti.
Hollande’ın ziyaretine sevgilisi Valerie Trierweiler’in eşlik etmeyeceğini de bir başka not olarak ekleyelim.