Televizyonculukta Türkiye kritik bir eşikte şu an. Eğer eşiği başarıyla geçersek gelecek dönemde en azından bölgemizde hem kültür ihraç eden hem de para kazanan ülke olabiliriz. Ancak iyi fiyata dizi ihraç etmek sektörün başını biraz döndürdü galiba. Bu aralar kiminle konuşsam dev aynasına bakarmış gibi cümleler kuruyor. O zaman dizilerde bulunduğumuz yeri biraz konuşalım...
***
Halen düzgün kavga ve çatışma sahnesi çekemiyoruz. Bu konuda en iyi örnek Filinta ve tamamıyla Amerikan sineması desteğiyle çekiliyor o sahneler. Savaş sahnelerini hatırlayalım... Muhteşem Yüzyıl’da Kanuni’yi 50 kişiyle sefere yolladığımız da oldu, bilgisayar oyununa benzeyen teknoloji destekli sahneler de... Fetih 1453’teki savaş sahneleriyle Cesur Yürek ya da Troya savaş sahnelerini bir kıyaslayın lütfen. Senaryolarımız da en az bu sahneler kadar sorunlu. Birincisi, bizden yana olan herkesi mutlaka iyi, bizden olmayan herkesi de mutlak kötü karakter olarak gösterme çabamız var. İkincisi, iyi karakterlere kıramıyor ve onları biraz ölümsüz hale getiriyoruz.
Tüm dünyada büyük etki yaratan 24 dizisinde ABD Başkanı’nı senaryo gereği ihanet içerisinde gösteren sahneler de çekildi, ilk iki sezonda Jack Bauer karakterine eşlik eden iki iyi karakter senaryo gereği öldü ya da ağır yaralandı ve hikaye bu gerçeklikle devam etti.Tom Hanks’in rol aldığı Pasific ya da News Room’a senaryo olarak bir bakarsanız hayatın akışına çok daha uygun sahneler yazıldığını görürsünüz.
***
Devam edelim Yunanistan’da Ezel inanılmaz tutmuştu, daha sonra o kadar etkin bir başka dizi daha olmadı. Muhteşem Yüzyıl’ın Macaristan ya da Ukrayna’da gördüğü ilginin sebebi aslında biraz da ortak tarihti. Aşk ve entrika dizilerimiz ilgi görüyor ama o ilgi de biraz İstanbul biraz da rahat yaşam etkisi var. Sonuç olarak Brezilya’da yıllar yılı tüm dünyaya pembe diziler ihraç etti ama etkisi kısa sürdü. Dizi sürelerimiz uzun, süreler uzun olduğu için senaryolar ve çekimlerin şişirildiği bölümler var. Eğer bu alanda güç olacaksak şapkayı yeniden önümüze koymalı ve tekrar düşünmeliyiz.Bunu yaparken de ne yapsak satarız mantığını terk etmemiz gerek....