İnsanoğlu çiğ süt emmiş” sözünü her daim hatırlatırlar sana.
Sen kalkarsın yönettiğin dönemde ilk kız okulunu açarsın. Kızlar okusun, eğitimsiz kalmasın dersin. Bilip bilmeden cahil ilan ederler, kızların okumasına karşıydı ithamında bulunurlar.
Hatta eğitime o kadar önem verirsin ki, ortaokul sayısını 4 kat, ilkokul sayısını 45 kat, lise sayısını da 120 kat artırırsın. Bunu bile beğenmezler. Yok saymaya çalışırlar.
Yerli girişime önem verirsin. Anadolu’yu baştan başa karayoluyla döşetmek için proje geliştirip uygulamaya başlarsın. Halkı da bu işin içine katarsın ki hem bir an önce bitsin, hem de halk sahiplensin istersin. Başarılı da olursun. Karayoluyla yetinmeyip demiryoluna el atarsın. Tamamen Türk ve İslam aleminin katkılarıyla raylar döşetirsin. Senin döneminde demir rayların uzunluğunu üç katına çıkarırsın. Olmaz, olamaz derler.
İletişime önem verirsin. Hatta bakanlığını bile kurarsın. İletişimi hızlandırmak için özel şirketlerle anlaşmalar yapılmasını salık verirsin. Yeni ve özel hatlar inşa ettirir, bu hatların bulunduğu yerlerde meteorolojinin de temelini atarsın. O tarafa bakmazlar bile. Görmezden gelirler.
Sağlığa özel önem verirsin. Hastaneler kurdurursun. Sadece hastanelerle yetinmez, sosyal yardımlaşmaya önem verirsin, çeşitli merkezleri hayata geçirirsin. Hani nerde derler. Oysa her gün o merkezlerin önünden geçerler de kimin yaptırdığını bilmezler. Çamur atmaya yeltenirler.
Boğaza gerdanlık takmak için çırpınır durursun. Yabancı uzmanlarla anlaşır, projeler geliştirirsin. Gerçeği perdelemek için kıvranır dururlar.
Mülkiyeyi açar, Sayıştay’ı kurarsın. Hukuk, ticaret, yüksek mühendislik, kız öğretmen, ziraat, veterinerlik fakültelerini hayata geçirir, Güzel Sanatlara yatırım yaparsın. Seni sanat düşmanı, bilim düşmanı, yobaz, softa ilan ederler.
Dış politikada harikulade işler yapar, içerideki vatan hainlerini ve dışarıdaki düşmanlarını paralize edersin. Seni diktatör ilan ederler, kan dökmekle suçlarlar.
Vatan toprağı isterler vatan! Olmaz der, dik durusun.
Aradan yıllar geçer.
Senin hayalini, seninle aynı muameleye maruz bırakılan bir lider, Erdoğan gerçekleştirir. Kamuoyu Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak bu geçide senin adının verilmesini, tünelin isminin “Abdülhamid Han” olmasını tartışır.
Olur ya da olmaz o ayrı bir tartışma ama soytarının biri çıkar “Kaybetmiş bir rejimin devrik bir lideri” der senin için.
Hey gidi Ulu Hakan. Hey gidi koca Sultan. Sen gerçekten o kadar büyük bir padişahmışsın ki, vatan hainleri hala seni gömmeye çalışıyorlar da başaramıyorlar. Nur içinde yat.
Gücünüze mi gitti?
Diyanet İşleri Başkanlığı darbe girişiminden sonra ülkenin FETÖ pisliğinden temizlenmesi için yurtdışında görev yapan temsilcilikleri aracılığıyla FETÖ’cüleri tespit için çalışmış ve bir rapor hazırlamış. Cumhuriyet gazetesi “Diyanet MİT gibi” diyerek aklı sıra aşağılamaya çalışıyor. ‘CIA (Amerika), BND (Almanya), MI6 (İngiltere), MOSSAD (İsrail) hesabına değil de ‘Milli’ kurumlar için çalıştıklarından dolayı mı zorunuza gitti’ diye sorası geliyor insanın.
Büyük terbiyesizlik
Doğan grubu bile Ayşenur Bahçekapılı’ya Alman polisinin uyguladığı muameleyi bu başlıkta hem de birinci sayfadan gördü. Ama Cumhuriyet Gazetesi, (eski Genel Yayın Yönetmeni’nin Alman Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesinin de hatırı var tabi) birinci sayfadan görmediği haberi iç sayfasında “Almanya’ya bir tehdit daha” başlığıyla kullanmayı tercih etti. Ülkelerine laf söylenmesi de güçlerine gidiyor tabi.