Kemal Bey azıcık müsaade etse, farklı konularda da fikrimizi beyan edeceğiz.
Durmuyor maalesef.
Durduramıyoruz.
Hani bayramın nispeten “sakin” ortamı olmasa, “Türkiye’nin en iyi 100 romanı” başlığıyla sunulan garabet listeyle ilgili düşüncelerimi yazma imkânı bulamayacaktım.
Söylemesi ayıptır, iyi bir edebiyat okuru olduğumu düşünüyorum. Yine söylemesi ayıptır, “yayın dünyasını” izlerim, kim ne yazmış, azıcık bilirim.
Hürriyet gazetesinin ilgili birimlerince hazırlanan “En iyi 100 Türk romanı” listesini görünce, biraz heyecanlandım... Sevindim de... Arada sırada böyle yararlı işler de yapmak gerekiyor.
Listeyi incelerken, “Bakalım, Bahaedin Özkişi’yle Tarık Buğra’ya bu defa da yer vermeyecekler mi?”diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Evet, tam da düşündüğüm gibi, Tarık Buğra listede yer almıyor...
Milli mücadeleyi, ezberlerimizin dışındaki bir sosyoloji üzerinden “izleyen/anlamaya çalışan”, kayda değer tespitlerin yer aldığı o güzelim “Küçük Ağa”romanı yok. Büyük Naşit’in (yani Nahit’in) tiyatro serencamını anlatan “İbiş’in Rüyası”da yok.
Hürriyet’in kültür servisi çalışanlarıve onların akıl danıştığı çok bilmiş eleştirmenler, “Bahaeddin Özkisi” diye birini duymamışlar.
Bahaeddin Özkişi’nin, “Dostoyevskiyen” bir ruhla kaleme aldığı “Sokakta” romanıyok ama yeteneksiz bir yazar olan, çok satması dışında ayırıcı bir özelliği bulunmayan Ayşe Kulin’in sıralamaya dahi girmeyecek “Veda”sıvar.
Elif Şafak var, Mustafa Miyasoğlu yok.
Mustafa Miyasoğlu’nun ihtilaçlarıyla var olmaya çalışan Beşir Güner’ini (“KaybolmuşGünler”in kahramanını)tanımayan kültür editörleri ve onların akıl danıştığı çok bilmiş eleştirmenler, Yaşar Kemal’in neredeyse bütün romanlarını koymuşlar listeye. Boş yok.
Sabahattin Ali’nin üçromanı var. Üçü de listede... “İçimizdeki Şeytan”ne kadar kötübir romandır oysa
Listenin başını, rahmetli Kemal Tahir’in “şekavet devrimciliği”diye dalgasını geçtiği “İnce Memed”çekiyor elbette. Hiç şaşırtıcı değil. (Kemal Bey bu eseri çok sever...)
Madem “İnce Memed”var, şekavet devrimciliğine en esaslı eleştirileri yönelten “Rahmet Yolları Kesti” niye yok?
Refik Halit Karay var mı?
Müfredatta “Zorunlu Refik Halit dersi” olarak yer alacak/yer alması gerekli Refik Halit Karay... Yok! “Sürgün” yok, “Çete”yok ama iyi bir öykücü olan, başka da bir şey olmayan Sait Faik’in başarısız iki “roman denemesi” var.
Emine Işınsu? Yok...
SevinçÇokum?
Böyle birini duymamışlar bile.
Safiye Erol? Yok...
İsmini dahi anmayacağınız yeteneksiz yazarların “sıradan” bile sayılmayacak “ideolojik” sayıklamaları var ama “Kadıköyü’nün Romanı”yok, “Ciğerdelen” yok.
Hadi Tarık Dursun K. gözden kaçtı diyelim.
Peki, Abbas Sayar?
O da yok...
Nazım Hikmet var ama...
Bir şair olan, şiirleri dışında bir değere tekabül etmeyen Nazım Hikmet, Türkçenin en kötü romanlarından biri olan “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim”le girmiş listeye...
Bilge Karasu’nun “Gece”si tamam, son tahlilde “roman”tanımına uygun bir “eser...”Peki, “Göçmüş Kediler Bahçesi”nin ne işi var o listede? Hürriyet’in kültür servisi çalışanları ve onların akıl danıştığı çok bilmiş eleştirmenler, “öykü”yle “roman”arasındaki farkı bilmiyor. Döne döne okunması gereken “Göçmüş Kediler Bahçesi”ni “roman” sanıyor. Ya listeyi 100’e tamamlamak için bu salaklığı yaptılar, ya da düpedüz cahiller.
Salaklık bununla sınırlıdeğil... Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler”adlı“belgesel” çalışmasını da “roman” sanıyorlar.
Hadi Rasim Özdenören’le ve Mustafa Kutlu’yu kendi kalıplarına uygun görmediler. Görmezler... Mustafa Kutlu’nun, aynı zamanda “roman”olarak da kayda alınacak uzun öykülerinden haberdar değiller... Mustafa Necati Sepetçioğlu’nu da duymadılar...
En iyi 100 Türk romanılistesi yapılır da, Hüseyin Rahmigirmez mi yahu?
Bu ne özensizlik...
Bu ne cehalet...
Hatta bu ne terbiyesizlik!
Haa, şarkıcı, besteci, piyanist, şantör, yönetmen, senarist, gazeteci Zülfü Livaneli iki dev eseriyle yer alıyor listede.
Hayırlı uğurlu olsun da, D. Mehmet Doğan üstadımızın da dediği gibi, bu “salak” listenin yeri dahi gazete sayfaları değil, çöp sepetidir!