Fenerbahçe, Trabzon karşısında oyuna çok iyi başladı. Savunmasında Yobo ve Bekir hatasız futbol oynarken, ilk yarı itibarıyle Gökhan Gönül ile Caner, sağlı sollu ataklarla Trabzonspor’u zorlayan pozisyonların habercisiydiler. Cristian Baroni ile Emre Belözoğlu orta saha patronluğuna iyi soyunup, takımı iyi idare etti. Sow, öylesine gol olabilecek bir pozisyon yakaladı ki, kaleci Tolga ile karşı karşıya kalmasına rağmen akıllara durgunluk verecek şekilde kaçıran oldu. Kaleci Tolga’nın da refleks hamlesini gözardı etmeyelim.
Fenerbahçe’de görevini yapmayan hiçbir oyuncuyu gösteremem. Alex; Zokora’nın darbelerinden bir türlü kendini oyuna veremezken, gene de iyilerin arasında gösterilecek bir futbolcuydu. İlk yarı direkten dönen Gökhan Gönül’ün şutu Fenerbahçe adına şanssızlık olurken, sahanın en iyi futbolunu sergileyen Cristian Baroni, uzaktan vurduğu sert şutla fileleri havalandırdı. Aynı Cristian Baroni’nin, ikinci yarıda “al da at” tarzında gönderdiği gol pasında Moussa Sow, ikinci Fenerbahçe golünü attı.
Trabzonsporlu Serkan’ın şutunda kaleci Volkan, hünerli eldivenleriyle gole izin vermedi; alkışlamak isterim.
Fenerbahçe, ikinci yarı başlarında biraz durgun görünse de, gene yüksek tempoyu yakalayan, Trabzon’dan da çok çok daha iyi bir oyun sergileyen ve de maçın galibi olarak Play-Off Süper Final’de 3 puanı cebine koyan taraftı.
Trabzonspor’a gelecek olursak... Silik, pas hataları yüksek, sistem ve taktikten yoksun gözüken bir oyun sergiledi. “Trabzonspor’un yüzde yüz gol pozisyonu var mı?” diye soracak olursak, ben o hiç görüntülere rastlamadım.
Play-Off Süper Final’e iyi start veren Fenerbahçe, haftaya oynanacak Galatasaray derbisi öncesi olabildiğince yüksek moral depoladı. Biz de bu derbi öncesi merak ve beklentiler içine düştük.
Özellikle ilk yarıda oynanan futbol Galatasaray karşısında tekrarlanırsa, işte o zaman tüm Fenerbahçeliler olabildiğince umutlanan olacaktır.