Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk gençlik yıllarından başlayarak bütün siyasi hayatı kamuoyunun önünde geçti. İl-ilçe başkanıyken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken, Başbakanken ve şimdi Cumhurbaşkanı iken...
Eşi benzeri görülmemiş bir tempoda çalıştı Cumhurbaşkanı. Yakın çalışma arkadaşlarının bazıları zamanla yoruldu, müsaade isteyip "normal insanlar" gibi çalışabilecekleri vazifelere geçtiler.
Erdoğan aynen devam etti.
Ben dahil Cumhurbaşkanı'nın programlarını takip eden gazeteciler hep hayretle kayıt düşerler onun bu özelliğini. Ama asıl vatandaş, aracıların aktarımına gerek kalmaksızın kendisi gözlüyor aslında gayretin büyüklüğünü.
Çok çalıştığına, millete hizmet etmek için kendi zamanından, ailesinden ve hatta sağlığından feragat ettiğine şahit oluyor.
Türkiye'yi bunca badirenin, enva-i çeşit saldırının, afetin felaketin, vesayet yapılarının içinden bir ve bütün olarak çekip çıkaran;
Alt yapı yatırımlarından savunma sanayiine, terörle mücadeleden millileşme hamlelerine kadar Türkiye'yi fiziken güçlendiren;
Ülke menfaatlerini ve mazlumların haklarını BM kürsüsü dahil her mecrada muhatabının yüzüne yüzüne söyleyen, bu esnada Türkiye'yi de dünya siyasetinde saygın ve merkezi bir konuma taşıyan;
Bir yandan devlete ve millete musallat olan deli gömleklerini bir bir yırtıp atarken, milletin kendine ayrıştırılan toplum kesimlerinin birbirine olan inancını ve güvenini pekiştiren büyük bir mücadele bu.
Herkes de böylece görüyor bunu.
O sebepten milletin teveccühü hiç kesilmiyor.
21 yılda 15 seçimden birinci parti olarak çıkması bundan.
O yürüyor, millet yürüyor ardından.
Tam da bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ülke TV-Kanal 7 canlı yayını esnasında rahatsızlanması büyük bir korkuya sebep oldu.
Yüreğimiz dayanmıyor.
Gece geç saat olmasına rağmen telefonlar, yazışmalar, dualar dualar...
20 dakikalık bir yayın arası sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisinin de açıkladığı gibi "Üşütmeye bağlı mide rahatsızlığı" geçirmişti.
Dinlenmesi gerekirken yayına kısa bir ara verdi diye bile "Milletimize söz verdik, erteleyemem" deyip yayına çıkması, vatandaştan helallik istemesi...
Yurdun dört bir yanındaki toplu hizmet açılışları, temel atma törenleri, kamuya memur atamaları derken her gün iki üç ayrı şehre gidiyor Cumhurbaşkanı. Halka açık en az 4-5 ayrı programa katılarak ve gittiği her yerde yüzlerce insanla tokalaşıyor, konuşuyor, onları dinliyor. Kapalı toplantılar da var... Buna can mı dayanır?
Neyse ki doktorların tavsiyesiyle bu yoğun çalışma temposuna kısa bir süre ara verecek Cumhurbaşkanı. Bazı programları online katılacak.
Doğru olanda budur.
Seçimlere 17 gün kala dört adaydan biri olarak üstelik "Türkiye Yüzyılı" hayalini gerçek kılacak tek lider olarak sahaya ara vermesi sandığa olumsuz yansır mı?
Bence hayır!
Yaptıkları yapacaklarının teminatı olan, verdiği sözü tutan tek kişi o çünkü.
Türkiye'yi etrafındaki kuşatmadan çekip çıkaracak, emperyalist ülkelerin, yılanın çiyanın, PKK'nın FETÖ'nün Biden'ın eline bırakmayacak tek lider de o.
Ve bu gerçek değil birkaç gün istirahatle, on yıllar geçse de değişmez, değişmeyecek.
Tarihe geçecek, -Allah geçinden versin- kendisinden sonra da hep hayır dua ile anılacak Sayın Cumhurbaşkanı.
"Allah benim ömrümden alsın, onun ömrünü uzatsın" diye dua almak kaç siyasiye nasip olur?
Öyle büyük bir sevgiyle, samimiyetle, aileden biri gibi seviliyor, çok seviliyor.
Allah başımızdan eksik etmesin.