Anayasa Mahkemesi (AYM) kurulduğu günden beri maalesef adalet kurumu olarak değil vesayet odağı olarak anıldı!
1960 darbesinden sonra yapılan anayasa milli irade üzerinde darbenin vesayet kılıcı olması için MGK, AYM ve senatoyu ihdas etti.
Tamamen siyasi bir infaz kurumu olan başbakan ve bakanları idam eden Yassıada Mahkemesi AYM'ye tahvil edildiği için zaten sabıkalı başlamıştı.
Darbe ideolojisinin bekçiliğini yapan bu mahkemenin sicili 2010 yılına dek daha da kabardı.
Hiçbir sorunu çözmedi, aksine aldığı tarihi kararlarla sorun üretti ve sorun büyütüp besledi.
Kanun kural tanımadı. Mesela meclisin başörtüsü sorununu çözen anayasa değişikliğini anayasaya aykırı olarak iptal etti. Anayasa değişikliği dosyalarında sadece şekil bakımından denetlemesi gerekirken kararın içine girdi, hukuk cinayeti işledi ve iptal etti!
En son sabıkası ise 367 garabetiydi.
2010 referandumu ile AYM problem odağı olmaktan çıkmıştı ama imza attığı birçok karar ile hep tartışılan bir kurum oldu.
HDP hakkında bir türlü karar verememesi, hazine yardımına konan blokajı kaldırması ben dâhil herkesin sitemini beraberinde getirmişti.
Çünkü AYM 2023 yılında birbiriyle çelişen üç karar verdi. 5 Ocak kararı ile hazine yardımını bloke etti. 9 Mart kararı ile blokajı kaldırdı! 19 Haziran kararı ile de bu konuda yetkili olmadığına karar verdi!
Terör örgütüyle irtibatı sebebiyle HDP hakkında açılan davayı karara bağladı mı?
Bağlamadı, adamlar başka partiye geçerek kapanacak parti bırakmadılar. Bundan sonra karara bağlasa bile vereceği kararın anlamı kalmadı!
Peki, 500 küsur milyon lira seçimlere katılmayan ve ortada olmayan bir partiye gitti mi gitti?
Kim gönderdi?
AYM!
Böyle bir mahkemeye nasıl güvenilir?
Güvenilmiyor çünkü 26 yıl hapis cezası alan FETÖ'nün mahrem imamının işkence iddiasını hiçbir delili olmamasına rağmen haklı buldu ve 50 bin lira tazminat cezası verdi!
Cumhurbaşkanına ağır hakareti ifade özgürlüğü olarak kararlaştırdı!
İnönü Üniversitesinde 'Önderimiz Öcalan' sloganı atıp 1 yıl 8 ay hapis cezası alan kişinin ifade özgürlüğü ihlal edildi diyerek 9 bin lira tazminata hükmetti!
Aynı mahkeme AK Parti kapatma davasında bana ifade özgürlüğünü çok gördü, gazetede yayınlanan yazılarımdan dolayı beni yargıladı ve ceza verdi!
Can Atalay hakkında verdiği karar ile FETÖ ve PKK'ye kapıyı aralamış oldu.
Bu da Yargıtay'ın sabrının taşmasına sebep oldu.
Teknik tartışmalar bir yana anladığım kadarıyla Yargıtay hem haklı hem de haksız durumda!
Teröristlere kapıyı aralayan karara itirazı haklı.
Cumhurbaşkanının, 'Yargıtay kararı görmezden gelinemez!' anlamındaki açıklaması da o sebeple yabana atılamaz!
Ancak Yargıtay'ın AYM kararını uygulamaması anayasaya aykırılık teşkil eder!
367 kararı da AYM'nin yasal sınırı aştığı bir karardı ve tamamıyla siyasiydi ama meclis o adaletsiz kararı uyguladı!
Uyguladı ama daha sonra yapılan anayasa değişikliği ile 367 garabetine kapıları sıkı sıkıya kapatmış oldu.
Yargıtay da AYM kararını uygulayacak ve itirazını ondan sonra dillendirecekti daha fazla destek görürdü!
Yargıtay'ın ikinci yanlış kararı ise AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıdır!
Muhatabı olmayan bir karardır. Kimi kime şikayet ediyorsunuz?
AYM üyelerini anayasa 148. madde gereği Yüce Divan sıfatıyla AYM yargılayacağına göre isabetsiz bir karar!
Gelinen noktada iki yüksek yargı kurumu arasında yaşanan bu gerginliği gidermesi gereken de anayasanın 104 maddesine göre cumhurbaşkanıdır.
104 madde birinci fıkra şöyledir: "Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir."
Taraflar arasındaki hakem cumhurbaşkanıdır!
Yeni ve sivil bir anayasaya kavuşuncaya kadar bu tür problemlerin yaşanması kaçınılmazdır!
Ana muhalefet partisinin milleti sokaklara çağırması ise mecliste çözebilecekleri sorunu sokağa taşımaktan ibarettir ki bunun adı siyaset değildir!