Önce bir saldırının nasıl değerlendirilmesinin doğru olacağını tartışalım. Genel eğilim eylemi gerçekleştirenlerin yakalanması, sonra sorgulanan bu kişilerin anlattıklarına göre bir hükme varılmasıdır. Bu çoğu zaman eylemi planlayanların hedefine ulaşmasına sebep olur. Eylemi planlayanlar kullanılan kişilerin yakalanmasını gözardı edemezler. Projelerinde bunların yakalanması durumunda yapılacakları önceden tespit ederler. Eylemi gerçekleştiren projenin hedefini bilmez. Genelde operasyon yapan örgütün, daha çok gizli servislerin elinde her düşüncenin izlenimini yaratacak kişiler vardır. Solcu, dinci, faşist vs tanımlarına uyan kişilerin olması gibi. Bu kişiler, doğrudan gizli servisle bağlantı kurmazlar. Eylemi planlayan gizli servis, bunları bağlantıların asıl amacını bilmeden, sanki görünen örgüt görevlendiriyormuş intibaı yaratarak arka plana çekilir. Yani rastladığımız solcu, dinci, faşist eylemi yapan kişiler kendilerini yönlendirenlerin siyasi amaca bağlı olduklarını düşünmekte kendileri de bu amaç için mücadele etmektedirler. Ancak yaptıkları eylemin sonuçlarını tahmin edemedikleri için farklı amaçlar için kullanılabilirler. Mesela sağcının eylemi solcuyu güçlendirebilir. Zaten siyasi planda eylemciler değil onlara zıt olanlar kazanır. Bizdeki bütün darbelerin sokak eylemlerinin hiçbirine benzer sonuç vermediği gibi.
***
Boston’daki saldırıyı makul görünen bir sebebe bağlayamayız. Yapacağımız şey bunun nasıl bir sonuç yaratacağını ve bu sonuç kimin hedefi olur sorularına cevap aramaktır. Ancak birden çok hedef tahmin edilebilir ve bunların çoğu yanlış olabilir. Buradan şu sonuca varabiliriz. Eylem çok önemli görünmese bile bir ülkedeki vatandaşların can güvenliğinin sağlanmadığını akla getirebilir. Böyle bir duygu kendi devletlerini bile güçsüz kılan bu örgütün kim olduğudur ve niçin bunu yaptığıdır.
Bu genel sonucun dışında ne amaçlamış olabilirler. Şu anda ABD İslam ülkeleriyle, İran hariç, iyi ilişkiler kurmaktadır. Bu eylemi yapanlar veya bu rolü üstlenenler İslam camiasındanmış intibaı yaratılır ve iki hedef zarar görür. Birincisi genel stratejiye uygun politikalardan vazgeçilir ve bunun yaratıcısı olduğuna inanılan Obama desteğini kaybeder. Bunun dışında Obama’nın iyi ilişkiler kurduğu Türkiye ve Arap ülkeleri desteğini kaybeder.
Bu oyunu destekleyen farklı eylemler gerçekleştirilebilir. Mesela ABD’nin desteklediği ülkelerde ABD karşıtı olayı destekleyecek eylemler yapılabilir. Bunun yanında medya ve bazı siyasi örgütler bunu destekler. Şu sırada ABD’yi desteklemek uşaklık olarak algılanıyor. Ayrıca iktidarın Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine uymadığı, laiklik karşıtı politikalar izlediği söyleniyor. Bütün bunlar bir arada incelenmeli ve halka ulaştırılmalıdır.
Dünyada büyük bir değişim yaşanacağını ve bunun ülkemizi etkileyeceğini söylüyoruz. Bu durumda ne yapmalıyız? Sadece içeride olanları incelemekle yetinmeyip dünyada neler olduğuna ve bunun ülkemizi nasıl etkileyeceğini düşünmek lazım. Boston’daki bir saldırı ülkemizi etkiler mi? Olaya şöyle bakmak lazım. Bir terör eyleminin yapanlar açından değil yaptıranlar açısından neyi amaçladığına bakmak gerekir. Dünyadaki değişmeleri en küçük boyutu ile dahi değerlendirmeli ve ülkemizi hazırlıklı kılmalıyız. Bazıları hiç kimse ile ittifak yapmamıza gerek olmadığını bizim tek başımıza da olsak sorunları çözeceğimizi söylüyor ama dünya dengelerini ve siyasetini gözardı edemeyiz.