Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof .Dr. Gökhan Çetinsaya, III. Uluslararası Balkanlar Konferansı’nın açılışına katılmak ve bir dizi resmi temasta bulunmak üzere geçen hafta Bosna’daydı. 10-11 Eylül 2013 günleri kendisine eşlik ettim. Hayli yoğun ve verimli bir program oldu.
Türkiye yükseköğretimi son yıllarda bir normalleşme yaşadı. Hükümet ve toplumla çatışan bir YÖK yok artık. Kendine ait bir gündemi var YÖK’ün.
Uluslararasılaşma
Çetinsaya’nın çok önem verdiği üç konu var: Uluslararasılaşma, doktora mezunu sayısını artırmak ve üniversitelerin kalitesini yükseltmek. Bu çerçevede, yurtdışına giden ve Türkiye’ye gelen öğrenci ve öğretim elemanı sayısını artırmaya çalışıyor. Gelişmeler de oldukça sevindirici.
Geçen yıl Türkiye üniversitelerindeki toplam uluslararası öğrenci sayısı 32 binden 44 bine yükseldi. Bu büyük başarının arkasında, YÖK’ün üniversitelerin önünü açması, üniversitelerin özverili bir şekilde konuyu sahiplenmesi ve Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın yürüttüğü Türkiye bursları var.
Çetinsaya, Türkiye ile yakın ilişkide olduğumuz ülkeler arasındaki öğrenci ve öğretim elemanı değişimini kolaylaştırmak için Mevlana Değişim Programı’nı geçen yıl başlattı. Bosna’da ziyaret eğitimiz üniversitelerde programın hayata geçtiğini ve öğrencilerin gelip gitmeye başladığını duymak, sevindirici.
Bosna gündemi
Çetinsaya’nın programı çerçevesinde Bosna-Hersek Federal Eğitim ve Bilim Bakanı, Saraybosna Üniversitesi, Tuzla Üniversitesi ve Bihaç Üniversitesi rektörleriyle görüştük. Bakan, Bosna-Hersek’te tüm üniversitelerin merkezi bir yere bağlı olmamasından kaynaklı koordinasyon eksikliğinden şikayetçi. Bakan, Bologna Sürecinden de rahatsız. Sürecin gereksiz bürokrasi ürettiğini düşünmekte.
Bosna’da Türkiye kökenli müteşebbislerin kurduğu iki üniversite var. Ziyaret ettiğimiz Uluslararası Saraybosna ve Burç üniversitelerinin her ikisinin de, çok çeşitli ülkelerden öğrencileri var. Bakan’ın aktardığına göre, Bosna’da özel üniversitelerin kalitesine ilişkin yaygın bir güvensizlik olduğu halde, Türkiye kökenli üniversiteler kendini kabul ettirmiş.
Protokol enflasyonu
Tuzla Üniversitesi rektörü, birkaç yıl önce Türkiye’den gelen rektörlerle toplu görüştüklerini ve ortak bir kurul oluşturduklarını aktardı. Rektörün hayıflandığı konu, kurulun bir daha toplanmaması. Diğer rektörler de, işbirliğine hazır olduklarını ve özellikle doktora eğitimi konusunda Türkiye’den destek beklediklerini ifade ettiler.
Bosna ve Türkiye üniversiteleri arasında çok sayıda protokol imzalanmış ama bunların çoğu maalesef kağıt üzerinde kalmış. İyi örnekler de var: İstanbul, Sakarya, Ondokuz Mayıs ve Bülent Ecevit Üniversiteleri ziyarette sık duyduğum isimlerden.
TİKA Bosna-Hersek Koordinatörü Dr. Zülküf Oruç, Bosna’daki üniversite ve resmi kurumlarla çok güzel bağlar kurmuş. Kendisinden sürekli övgüyle bahsedildi.
Türkiye’ye artan ilgi
Bosna’da Türkiye’ye ve Türkçe’ye artan bir ilgi söz konusu. Örneğin, Saraybosna Üniversitesi Türkoloji Bölümünde geçmişte 10 civarında öğrenci varken, şimdi 60 öğrenci varmış. Türkçeye artan bu ilgiye rağmen kurumsal ilişkilerin zayıf olmasından şikayetçi Bosnalılar.
Yaz aylarında öğrencilerinin pratik yapmaları için Türkiye’de bir eş üniversite ayarlayamamışlar. Türkçeyi yaygınlaştırma amacı taşıyan ve Saraybosna’da da bir şubesi olan Yunus Emre Enstitüsü’nün bu tür konularda daha pro-aktif olmasını bekliyorlar.
Yurtdışındaki öğrenciler dertli
Çetinsaya, yurtdışı ziyaretlerinde Türkiye kökenli öğrencilerle de bir araya gelmeye özen gösteriyor. Bosna’da da onları dinledi. En önemli sorun, YÖK’ten diploma denkliği almanın zorluğu. Öğrenciler; tıp, diş hekimliği, mühendislik ve eğitim gibi alanlarda denklik için gereken seviye tespit sınavlarını ve yapılış biçimini sorguladılar.
Denklik ve uluslararası öğrenci ve öğretim üyesi hareketliliğini etkileyen diğer hususların gözden geçirilmesi, Çetinsaya’nın gündeminde.
Bu vesileyle Kurban Bayramınızı tebrik ederim.