Boşanan eşlerin boşanma kararı verirken açık ve izah edilebilir nedenleri varken, bazen de boşanma gerekçesini izah etmek kolay değildir. Birinci durumdaki boşanmalarda “büyük sorunlar” varken, ikinci türdeki boşanmalarda daha çok “kişisel nedenler” veya “ilişki problemleri” vardır.
Boşanma için gösterilebilir nedenler
Boşanmanın gösterilebilir en sık nedenleri; “aldatma” ,“şiddet”, “alkol bağımlılığı”, “kumar” ve “evin geçimi için çalışmama” şeklindedir. Bu beş neden boşanmaların yarısını izah eder. Daha az gösterilebilir nedenler ise; ”evdeki çocuklara kötü muamele”, “eşin hırsızlık ve dolandırıcılık gibi suç işlemesi”, “aile içi cinsel taciz”, “çocuk olmaması”, “eşin tedavisiz bir hastalığa yakalanması” şeklindedir.
Boşanmak için kişisel nedenler
Boşanmanın kişisel nedenleri daha çok hukuk dilinde “şiddetli geçimsizlik” üzerinden ifade edilir. Psikolojinin diliyle ifade edersek, “evlilik memnuniyetinin olmaması”, “mutlu olmama hissi”, “duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması” halidir. Bu durumda ya fazlaca “kavga ve olumsuzluk” vardır ya da bekledikleri kadar “uyum ve olumluluk” yoktur. Artık “eşi sevmediklerini”, onunla birlikte olmaktan hoşnut olmadıklarını” düşünürler. Bu durumda da kişiler ayrılma için gerekçeler gösterseler bile bunlar görece küçük nedenlerdir ve hata payları daha fazla iki taraflı olma eğilimindedir.
Boşanmaya karşı iki farklı hukuksal yaklaşım var
Hukuksal açıdan boşanmaya “gösterilebilir büyük sorun” olmadığı sürece izin vermeme ile “kişisel nedenlerin boşanmaya yeterli olması” şeklinde iki farklı yaklaşım vardır. Belirgin bir kusur olmaksızın boşanmaya izin verildiğinde boşanma oranları artmaktadır. Nitekim Batı ülkelerinde eşlerden birinin boşanmayı istemesinin yeterli görülmesi uygulamasına geçildikten sonra boşanma oranlarında belirgin bir artış oldu. Bizim hukuk sistemimizde, anlaşmalı boşanma seçeneği dışında, boşanma ancak “gösterilebilir bir neden” olduğunda mümkündür. Karşılıklı anlaşma durumunda ise özel bir neden aranmaz.
Kırmızı kartlı hareketler veya karşılıklı yanlışlar
Boşanma nedenlerini anlamada diğer bir ikilem ise, sorunun belirgin olarak bir eşten kaynaklanması veya eşlerin soruna karşılıklı etkide bulunmasıdır. Örneğin aldatma meselesinde aldatan eş “kırmızı kartlık hareket” yapmıştır. Evlilikte hangi sorunlar ve gerekçeler olursa olsun “aldatma” ve “şiddet” kırmızı kartlık harekettir. Bu durumlarda açıkça “fail ve mağdur” durumu vardır. Bazı boşanma süreçlerinde ise açık bir fail ve mağdur durumu olmaksızın “karşılıklı olumsuzluk” ve “çift taraflı sorunlar” bulunur.
Boşanma karar verme süreci sancılıdır
Boşanma için gösterilebilir nedenler ile kişisel nedenler arasındaki ayrım yapmak bir yere kadar izah edicidir. Çünkü bu nedenlerin yaşanma biçimi ve eşlerin bu meseleleri ele alma biçimleri açısından da fark vardır. Nitekim aldatma açıkça “kırmızı kartlık bir hareket” olmasına rağmen, aldatılan her eş boşanmaz. Ayrıca “boşanması gerekir de boşanamıyor” denemez. Bu sebeple boşanma kararı almada her zaman bir kişisel değerlendirme süreci vardır. Bu sebeple de boşanma kararı verme süreçleri çoğu zaman sancılıdır.
Evlilik terapisi ile uğraşanların da danışanın hayatını tehlikeye atan bir durum olmadığı sürece, boşan veya boşanma dememeleri de bu “kişisel karar verme” ve “kendi hayatının sorumluluğunu alma” ilkeleri nedeniyledir.