Bu aralar eşlerden birinin boşanmak istediği diğer tarafın istemediği evlilik öyküleri dinliyorum. Öyküleri yan yana koyunca bir dizi psikolojiden oluşan benzer bir örüntünün oluştuğunu fark ettim. Eşinden ayrılmak yönünde karar vermiş bu kişiler ortak temaları oluşan öyküler anlatıyor.
Uzun süre sesinin duyulmadığını düşünme
Eşinden boşanmak isteyen kişiler, uzun süredir eşine sesini duyurmaya çalıştığını ama eşinin onu dinlemediğini, çağrısını, feryadını göz ardı ettiğini söylüyorlar. İlişkide uzun süredir ve sürekli bir şekilde yolunda gitmeyen, yapısal hale gelen sorunları görmüşler. Bu durumu eşlerine anlatmaya çalışmışlar. Eşlerinin ya sorunu ciddiye almadığını ya oluruna bıraktığını ya da etkili müdahalelerde bulunmadığını düşünüyorlar.
Kırgınlık yaşantıları
Eşlerinden ayrılma için keskin karar almış erkek veya kadınların bir diğer ortak anlattığı şey ise “kırgınlık oluşturan yaşantılar” oluyor. Kırgınlık yaşantıları örnekleri; ailelerle veya başkaları ile yaşanan sorunlarda eşin kendisinden taraf olmadığı ile ilgili anıları, ihtiyacı olduğu zamanlarda eşinin kendisine ilgi göstermediği anları, zor zamanda yanında olmadığı anlatılarını, acı ve üzüntüsü olduğu zamanlarda eşinin paylaşmadığı zamanları, adaletsiz davranıldığına dair olayları, kendisinden başkasına ilgi gösterdiği ile ilgili yaşantıları vb. içeriyor. Kırgınlık yaşantılarından oluşan hikayeler bu kişilerin iç dünyasında biriken yaralar haline geliyor. Bu yaşantılarda diğer eşin bakışı farklı olsa bile, bu hikayeler onlar için gerçek haline gelmiş oluyor.
Değişim olmayacağına yönelik kanaat
Eşlerinden ayrılma kararında direten kişilerin ortak bir söylemi de eşlerin hallerinin ve ilişki şekillerinin kalıcı ve değişmez olduğuna dair kanaat edinmeleri. Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamanın getirdiği çıkmaz ve umutsuz ruh hali bu kanaati besliyor. Bu hale gelmiş kişiler eşlerinde veya ikisinin arasında kalıcı ve uyuşmaz nitelikler olduğunu düşünmeye başlıyorlar. Artık var olan sorunlar üzerinden değil, sorunlu kişilik niteliklerinden veya uyuşmaz doğalardan söz etmeye başlıyorlar.
Soğuyan kalp ve dokunulmaya tahammül edememe
Boşanma kararı almış eşlerde bir özellikte kalplerinin soğuduğunu, artık bir yakınlık beklemediklerini hissetmeleri. Hatta bu soğuyan kalbin en uç hali de eşlerinin kendisine dokunmasına tahammül edememe şeklinde. Bu dokunulmamasını istememe hali sadece cinsellik değil, el ele tutuşmayı ve sarılmayı da istememe hatta katlanamaz hale gelmeye sebep oluyor.
İkna edilemez bir şekilde boşanma kararı alma
Yukarıda saydığım tüm hal ve psikolojiler oluşunca kişide ayrılma düşüncesi yerleşmeye, keskin bir karara dönüyor. Uzun süre katlanarak evliliği devam etmek ile boşanmak arasında kalma hali keskin bir karara dönmüş oluyor. Diğer eş olup bitenin ciddiyetinin farkına vardıktan sonra çaba gösterse de özürler dilese de tamir edeceğine dair teminatlar verse de keskin kararlarından dönmez hale geliyorlar.
Bu aşamada zorlama ile geldikleri evlilik terapistinde de bu kişiler evliliklerinin düzelmesi için değil, boşanmanın kolaylaştırması için yardım istiyorlar. Zaten bu durumda terapistin evliliğin devamı konusunda yapacak bir şeyi de kalmamış oluyor.