8 Mart Kadınlar Günü’nde KADEM’in organize ettiği toplantıda “boşanma” üzerine konuştum. Yaptığım konuşmayı sizler için de özetlemek istiyorum. Konuşmamın başlığı “boşanma trendine ve sonuçlarına etki etmek mümkün mü” şeklindeydi.
Modernleşme ile birlikte aile yapısında dört büyük değişim var. Bunlar; ailenin küçülmesi, evlenme yaşının artması, doğurganlığın azalması ve boşanma oranlarının artması şeklinde. Ailedeki bu dört değişim ülkemiz için de halen devam etmekte. Gerçekten de boşanma oranlarımıza yıllık değil de 25- 50 yıllık baktığımızda, ılımlı bir artma trendinin olduğu görülüyor. Boşanmanın hem aile bireyleri hem de toplumsal yapı üzerine önemli etkileri olduğu da bilinen bir gerçek.
Boşanmada kusur veya psikolojik nedenler
TÜİK verilerine göre boşanmanın en sık beş nedeni; sorumsuz ve ilgisiz davranma, şiddet, aldatma, içki ve kumar alışkanlığı, evin geçimini sağlayamama şeklinde. Bu oranlar boşanma davasının türü üzerinden hesaplanıyor. Bu sebeple bunları “boşanma için gösterilebilir nedenler” olarak adlandırmak mümkün. Bir de “boşanma için kişisel nedenler” diyebileceğimiz, “evlilik doyumunun olmaması”, “evlilikte mutlu olmadığı hissi” ve “evlilikte duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması” gibi psikolojilerden kaynaklanan bir eğilim var. Klasik hukuk düzeni “kusurlu eylemler” yoksa boşamama eğiliminde. Gösterilebilir kusur olmaksızın, psikolojik gerekçelere bağlı boşanmalar kabul edildiğinde boşanma oranları hızla artma eğilimine giriyor.
Allah’ın sevmediği helale karşı Katolik nikahı
Boşanmanın bazı aileler için düdüklü tencerenin patlamasını önleyen hava mekanizması gibi bir fonksiyonu var. Bu sebeple boşanmanın önünü tamamen kesmek iyi fikir değil. Boşanmanın sıradanlaştırılması da yanlış... Doğru yeri bulmada iki kavram kullanılabilir: Birincisi “boşanma için optimal oran”, ikincisi ise “boşanmada doğru/yerinde karar”. Toplumumuzda boşanma için optimal oranın ne olduğu hakkında tartışma ve hesaplamalar yapmamız lazım. Doğru/yerinde karar için ise toplumsal katmanlara yayılacak şekilde “boşanma ile ilişkili yol gösterici rehber metinlerin oluşturulması” gerekir.
Evliliklerin seyrine üç psikososyal müdahale
Evliliklerin, dolayısıyla da boşanmaların seyrine etki etmede iki ayrı yol var. Birincisi hukuk düzenlemesi ve sosyal politikaları içeren makro politikalardır. İkincisi ise ailelere yönelik psikososyal müdahalelerdir.
Ailelere yönelik psikososyal müdahalenin de üç şekli var. Birincisi eşlere yardımcı olacak rehber metinler oluşturmak. İkinci olarak da “evlilik güçlendirme eğitimlerini” yaygınlaştırmak. Üçüncü olarak da ailelere ve çiftlere aile/eş danışmanlığı hizmetlerinin ulaşmasını kolaylaştırmaktır. Rehber metinler; karar almaya yönelik pratiklikte, önerileri açısından uzlaşılmış güvenilir bilgiler içeren ve kültüre duyarlı olmalıdır. Örneğin “boşanma kararı alma süreci” için bir rehber metin hazırlanabilir. Sadece bilgi veren değil aynı zamanda beceri öğreten ve atölye çalışması şeklinde organize edilen “evlilik güçlendirme eğitimleri” toplumsal katmanlara yayılmalıdır. Aile ve eş danışmanlığı hizmetlerine kolay ulaşmanın boşanmaları arttıracağı korkusu aşırıdır. Şu anda kendi parasını ödemeden aile/eş terapisi almak, birkaç belediye hizmeti dışında, neredeyse imkansızdır. Bu durum daha büyük bir risktir.
Boşanmaları optimal ve doğru/yerinde karar üzerinden olacak şekilde olmasını sağlamak için söylemden daha çok müdahaleye; medyadan çok yüz yüze etkileşime, insanları bir merkeze çağırmak yerine yaşadıkları yere gitmeye, devletten çok sivil topluma dayanmaya, negatifi azaltmaktan çok pozitifi arttırmaya ihtiyaç vardır.