Galatasaray gibi bir kulüp için lig şampiyonluğu bir araçtır. Bizim olmamız gereken yer, Şampiyonlar Ligi’dir...
Bu sözler, sarı-kırmızılı yöneticilerin ağızlarından yıllardır düşmez. Ama son yıllarda öyle bir Galatasaray izliyoruz ki; o eski “Avrupa Fatihi”nin yerinde yeller esiyor. Yanlış tercihler yüzünden hedefini şaşırırsan, olacağı bu. Ligi can çekişen ama dünya futbol piyasasına sayısız yıldız kazandıran bir ülkenin takımı, 18-19 yaşındaki gençleriyle seni böyle paralar!
Mancini’yi bile arıyorsak, gerisini siz düşünün artık...
Galatasaray, Anderlecht deplasmanında sahaya elindeki en iyi kadroyla çıktı. Bu; Prandelli’nin tercihi mi yoksa mahalle baskısı mı; ayrıca tartışılır. Ancak bu kadrodan da Sarı-Kırmızılılar verim alamadı. Özellikle ilk yarıda.
Bunun bir numaralı sebebi, sezon başından beri takımla oyuncak gibi oynayan Prandelli’nin sahaya sürdüğü onbirin, belki de ilk kez bir araya gelmesiydi. Bir futbol takımı, oynaya oynaya, maç maç “takım” olur. Gelin görün ki Prandelli, elindeki malzemeyi çok kötü kullanırken, futbolcular da ne yapacaklarını bilmez bir hale düştü. Telles, Bruma, Hamit ve Tarık, Galatasaray’ın ideal onbirinin oyuncuları ama Prandelli bu isimlere futbol oynamayı unutturduğu gibi, küstürdü de...
Dün koskoca bir ilk yarıyı boş geçiren Galatasaray, ikinci yarıda son bir çabayla saldırdı ama şansssızlık, beceriksizlik, Burak ve rakip kaleci Proto yüzünden beraberlik golünü bulamadı. Ve aylardır; hatta geçen sezondan beri “Ben kötüyüm, niye sürekli oynatıyorsunuz?” diyen, mental yardıma ihtiyaç duyduğu apaçık belli olan Selçuk çift sarıdan atılınca, ipler koptu.
Bu işin Prandelli ile olmayacağı sezon başından beri belli ama, sadece sahadaki futbolla da bu iş bitmiyor. Yeni yönetim, eli-kolu bağlı; sadece olayları izliyor. Futbolcusu, basketbol antrenörü, yöneticisi... Kulüpte herkes ayrı telden konuşuyor.
Koca Galatasaray’ı bu hallere düşürenler utansın!