Ligin ilk yarısı bittikten sonra her zaman olduğu gibi yine bir Süper Lig ara semineri yapıldı ve hakem hataları sözde masaya yatırıldı. Elle oynamalar, disiplin uygulamaları, ofsayt hataları gibi pozisyonlar görüntüler ile hakem ve yardımcı hakemlere gösterildi.
Kulüpler Birliği’nin yapmış olduğu toplantı sonrasında Başkan Göksel Gümüşdağ açıklamalarda bulunup, hakem hatalarının artık tahammül sınırını aştığını belirtip hakem eğitimlerinin değişmesi gerektiğini söyledi. Peki ligin ikinci yarısında değişen bir şey olacak mı, yapılan seminer sonrası hakem hataları azalacak mı?
Hayır, hiç bir şey değişmeyecek! Yine maçlardan sonra bağırıp isyan eden başkanlar, teknik direktörler göreceğiz.
MHK’nin yapmış olduğu seminerler, eğitimler, varolan tümörün üzerine merhem sürmekten öte bir şey ifade etmez. Hakemlik müessesesi ıslah edilmek isteniyorsa öncelikle teşhisin doğru olarak konulması gerekir. Öyle ikide bir seminer, eğitim yapmakla Türk hakemliğini düzeltemezsiniz. Türk hakemliğinin önündeki engel kendileri değil hakem yöneticileri ve gözlemcilerdir.
Öncelikle bilinmelidir ki, hakeme hocalık yapması gereken, not veren gözlemcilerin büyük bir bölümü bilgi, donanım ve yeterlilik açısından kesinlikle hakemlerin gerisindedir. Bugün Süper Lig’de gözlemci olarak gittiği maçta görev yapan hakemin karşısında ezilen, korkan, ona gereken notu veremeyen pek çok gözlemci olduğunu biliyorum.
Eğer ki daha bu sezon hakemliği bırakmış olan Yunus Yıldırım’ı en yakın arkadaşı Fırat Aydınus’a gözlemci olarak gönderirseniz, o Yunus Yıldırım, kötü maç yöneten arkadaşı Fırat Aydınus’a Fenerbahçe-Galatasaray maçında olduğu gibi düşük not veremez, maçtan sonra da bilgi açısından hiçbir katkıda bulunamaz.
Türk hakemliğinin önündeki bir diğer önemli engel ise hakemleri yönetenler yani Merkez Hakem Kurulları’dır. Ülkemizde futbol hakem yöneticiliği açısından ne yazık ki “ayaklar baş, başlar ise ayak olmuştur.”
Merkez Hakem Kurulları’nın oluşumunda başarı, kariyer ,bilgi gibi unsurlar yerine yıllardır, ne yazık ki bazı kulüp başkanlarına yakın olma gibi özellikler aranır olmuş, TFF seçimlerinde ise yine bazı kulüp başkanları oy verme karşılığında kendilerine yakın olan bazı eski hakemleri MHK’ye alabilmek için pazarlıklar yapar olmuşlardır.
Bunun sonucunda da yönettiği hakemden çok alt seviyede, kariyersiz, bilgisiz isimlerden oluşan Merkez Hakem Kurulları’nı hakemler de pek ciddiye almamaktadır. Sonuç olarak “at sahibine göre kişner” .
Eğer ki futbolumuzda hakem gözlemciliği ıslah edilmez ve hakem yöneticileri ise başarı, bilgi ve kariyer gibi unsurlar göz önüne alınarak seçilmezse her sezon 20 de seminer yapsanız değişen bir şey olmaz!