Esasında İngiltere'nin yeni hedefi, uzun zamandan beri belirlenen AB'den çıkma projesi olduğu açıktır. Boris Johnson ismi, Dışişleri Bakanlığı’na getirildiği andan itibaren, ilerideki "Başbakan" olarak tanımlanmasını herkes zamanında göremedi. Tabii ki görebilen, İngiltere politikalarını ve stratejilerini doğru okuyabilenlerimiz de olmadı değil. Polis akademisi öğretim üyesi çok değerli dostum ve uzun zaman TRT'de beraber dış politika üzerine program yaptığımız Dr. Levent Yılmaz'ın tespitlerinin, Boris Johnson pek fazla bilinmeden bile doğru çıkması dikkatimi başından itibaren çekmişti. Yılmaz’ın köşe yazıları ve tv programlarında "Boris Johnson, İngiltere'nin ilerideki Başbakanı" yorumlarıyla Johnson üzerine odaklanma sinyali vermesini, şimdi daha da manidar buluyorum. Kısacası bazı durumları önceden okumak mümkün. Tabii ki kaynaklar çok önemlidir. Sizi doğru yorumlama ve okumalara götürecek şeyler doğru bilgilerle alakalıdır. Dolayısı ile ileriye yönelik tüm analizleri kimin ne kadar doğru bilgilere ulaşıp ulaşmadığı noktasından yorumlamamız şarttır.
İngiltere üzerine çok konuşuruz, çok şey inceleriz. Hiç değişmeyen tek bir şeyde hemfikiriz galiba! Uluslararası ilişkilerde dostlukları değil, çıkarları benimseyen bir devlet yapısı var karşımızda.
Alem-i İslam'a yönelik yüzyıllardır dizayn edilen tüm projeleri, bu kapsamda değerlendirmede yarar vardır.
İngiltere; Londra - Pekin hattını nasıl benimsedi ise kendi elleriyle kurduğu ABD politikalarının tam tersi stratejilerini devreye sokmakta geç kalmadı. Yeni dünya düzeninde kim batarsa batsın, "sadece İngiltere kalıcı olsun" bakış açısı ile İngiltere'nin AB'den çıkma isteklerini birlikte yorumlamak lazım. İngiltere'nin AB'den çıkmak isteğinin gelecekle bağlantılı olduğu açıktır. Dolayısı ile şu anda Türkiye’nin yaptığı bir nevi İngiltere'nin yaptıklarını anımsatmaktadır. Bloklarla değil, çıkarlar üzerinden okuma yapma dönemine giren Türkiye’nin Doğu Akdeniz hamlesini İngiltere'nin Londra - Pekin hattı üzerinden yaptığı hamle ile kıyaslamada yarar vardır.
Boris Johnson dönemini bu anlamda iyice kullanmakta yarar vardır. Tek başına Boris Johnson odaklı bakılmaması ile birlikte bu isim üzerinden ileriye yönelik doğru adımların atılacağını görmemizde yarar vardır.
Trump'ı Başkan yapan ekibin Boris Johnson tarafında gözükmesi de başka bir şeye işaret ediyor. Başından itibaren Trump'ın AB çıkışmaları, AB üzerine söylem ve eylemleri ile İngiltere AB'den çıkış söylem ve eylemlerini şimdi beraber okumada fayda vardır.
Peki çelişki değil mi, Trump Çin'le savaşır gözükmekte, Londra ve Kraliçe hattı Londra - Pekin hattını benimsemekte! Oysa Trump'ı getiren ekiple Kraliçe’nin İngiltere için üzerinde durduğu siyasi ekip aynı.
Evet, satranç oyunu gibi! İşte Türkiye’nin son adımlarını esasında buna çok benzetiyorum. İlmi siyaset bu olmalı galiba. Tam da rahmetli Abdülhamid Han yöntemi gibi.
Şimdi geçelim milli çıkarlarımıza. İngiltere’nin, Türkiye içerisinde genelde Orta Doğu içerisinde de sessiz hareket ettiğini aşağı yukarı hepimiz bilmekteyiz. İlişkileri doğru kişiler üzerinden dizayn edilecek ağ ve elbette İngiltere'yi bypass edebilecek kendimize has siyasi hamlelerimiz.
Çok çok ileriye bakabilirsek şimdi atmamız gerekenleri doğru okuyabileceğiz. Hatta Başkan Erdoğan’ın nasıl bir zeka ile çok doğru adımlar attığını ileride daha net anlayabileceğiz.
İngiltere ile ilişkiler önemlidir! Tekrar ediyorum, her ne kadar cihana hükmeden devletimizin sinsi bir yolla çöküşünü sağlasa bile! Dönem akıl üretmek ve ufkun ötesine hakim olma dönemidir. Bu dönemde Boris Johnson ve İngiltere'nin yeni manevralarını doğru analiz etmemiz, bu manevralara göre alternatifler üretmemiz, nitekim ki Doğu Akdeniz'de varlığımızla bunu yapma kabiliyetimizi ortaya koyduk. Bu uzak görme kabiliyeti, bizi ileriki dönemde daha karlı duruma sokacağını, şimdiden görmek için kahin olmaya gerek yoktur...