Eğitim hayatında başarılı olabilmek için; hafızanın sürekliliği, dikkatin odaklanması, öğrenmeye yönelik motivasyon ve öğrenci gibi yaşamak gerekiyor.
Çocukluk çağında yaşadığımız travmatik yaşantılara bağlı zihnimizin bölünmesi (disosiyasyon) ve çoklu kimlik halinin oluşması durumunda eğitim hayatı için gerekli hafıza, dikkat, motivasyon ve yaşam biçimi de bozuluyor. Dolayısıyla zihinsel bölünmesinin olumsuz sonuçlarından biri de eğitim hayatına oluyor.
Ne demeye çalıştığımı bir öykü üzerinden anlatayım: “Öykünün kahramanı bir üniversite öğrencisi ve çoğul kimliği var. Parlak bir zekasına rağmen üniversite sınavında beklenen başarıyı gösterememiş. Çünkü üniversite sınavı sırasında bile kimliklerde değişme olmuş. Zihnin çok sayıda bölünmesine bağlı hafızanın, dersi dinlemenin, okula gitmenin devamlılığını sağlayamıyor. Kimliklerden biri çocuk ve dersleri anlamadığını söylüyor. Çocuk hal İngilizce öğretmeninin kendisine “çocuk gibi davranıyorsun” diyerek kızdığından şikayetçi. “Ben zaten çocuğum” diyor. Diğer bir kimlik ise okulu sıkıcı buluyor ve okula gelmemek için her şeyi yapıyor. Kendini okulda bulursa da derste hayal kurup duruyor. Allahtan başarılı olmayı seven, hatta sürekli ders çalışmak isteyen, diğer kimlikler ona ders çalışma imkanı vermediğinde ağlayan bir kimlik var. Bu kimlik imkan bulursa sınavlarda başarılı oluyor...”
Parçalı zihin hafızanın sürekliliğini bozuyor
Çocukluk çağında yaşanan travmatik yaşantıların “hafızamızı tahrip etme” etkisini biliyoruz. Normalde hayat öykümüzü en azından ilkokuldan bugüne kesintisiz getirilebilmemiz gerekiyor. Zihni bölünen kişilerde bunu yapamıyor. Hatırlamalarında kopukluklar oluyor.
Normalde tekil ve bütüncül/entegre olan zihnimiz çoğul ve birbirinden kopuk çalışan ayrı birimler haline geldiğinde, okulda derse muhatap olan tek bir zihin veya hafıza yerine çok sayıda zihin veya hafıza olmuş oluyor. Ders sırasında sabit bir kimlik dolayısıyla sabit bir hafıza olmadığında dersin sürekliliği sağlanamıyor. Bu hal de öğrenmeyi bozuyor.
Çoklu kimlik hali öğrenmenin sürekliliğini bozuyor
Çocukluk çağındaki travmatik yaşantılara bağlı gelişen çoklu kimlik hali, okul ve öğrenmeye farklı tutumların oluşmasına neden oluyor. Bir kimlik öğrenmeye çok açıkken diğer bir kimlik dersleri oldukça sıkıcı bulabiliyor. Bu durumda, ders sırasında kimlik değişimleri öğrenme sürecini olumsuz etkileniyor. Derse ilgi bariz bir şekilde artıp azalabiliyor.
Bölünmüş zihin dikkati bozuyor
Öğrenme için dikkatin derse odaklanması gerekiyor. Dikkat eksikliğinin öğrenmeyi bozduğu kanıtlanmış durumda. Zihnin bölünmüş hali dikkatin odaklanması bozan durumlardan biri. Bu kişiler hem hafızanın sürekliliğini sağlayamadıklarından, hem ders sırasındaki kimlik değişimlerinden, hem de zihin içi konuşmalardan dolayı derse odaklanamaz hale geliyorlar. Üstelik bu kişilerde “dalıp gitme” ve “hayal kurma” hali de oldukça yaygın. Tüm bunlar bir araya gelince zihni bölünmüş kişiler eğitim hayatında potansiyellerinin altında kalmış oluyorlar.
Entegre zihin akademik başarıyı artıyor
Çocukluk çağındaki zor ve acılı yaşantılar sonucu gelişen “bölünmüş zihin” ve “ayrışmış kimlikler” psikoterapi süreci ile entegre hale getirilmesi başarılırsa bu kişilerin akademik başarısı belirgin şekilde artabiliyor. Kişiler kendi potansiyellerine ulaşma şansı yakalıyorlar.