Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör atamasıyla başlayan hâdiseler hayra vesile oldu. Başta Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere Türkiye'deki üniversitelere çöreklenmiş çeteler tartışılmaya başlandı.
"Özgürlüğün kalesi" denilen Boğaziçi Üniversitesi'ndeki özgürlük anlayışını, üniversitenin mezunlarından tarihçi İbrahim Tatlı'dan aktarmıştım. Hatırlayalım: "Türkiye'de bazı şeyleri konuşmak zordur ya, Boğaziçi senin bunları rahat konuşmana izin verir. Batı'da hâkim olan kültüre aykırı olacak şeyler söylemediğin sürece bu özgürlükten istifade edersin. Eğer aykırı olursan hemen sesini keserler, seni görmezden gelirler veya bir şey demeseler bile senin orada akademik olarak bazı planların varsa onları suya düşürürler."
Bir başka Boğaziçi Üniversitesi mezunu, yazar Mustafa Şen de üniversitedeki çeteyi anlatıyor: "Boğaziçi'nin geleneği diye birşey yok. Külliyen yalan. Boğaziçi'nde İTÜ'lü Ergün Toğrol hoca rektörlük yapmıştır. Hem de 2 dönem.
Boğaziçi'ndeki İslamcı, muhafazakar asistan, idareci ya da hoca diyebileceğiniz 10 kişi sayın... Her türlü siyasal, kültürel bir öğrencilerin bulunduğu yerde neden İslamcı, muhafazakar, dindar, ülkücü bir hoca yok? Neden? Çünkü orası bir 'getto'.
İslami camiayı ispiyonlamam istendi benden. Yapmadığım için atıldım... Bir başka arkadaşımız Boğaziçin'de lisans ve master yaptı. Gitti, ABD'de doktora ve akademik çalışmalar yaptı. Orada "gelecek vaadeden en önemli genç" seçildi. Türkiye'ye vatan hasreti nedeniyle döndü. Boğaziçi'ne "Sen İmam Hatipli'ymişsin, biz bilmiyorduk" diyerek alınmadı..."
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki çete hakkında bu tür şahidlikler sürekli gündemde tutulmalı ve mevzu şahidlerin anlattıkları meseleler üzerinden konuşulmalı.
Boğaziçi Üniversite'ndeki çetenin nasıl çalıştığını, kendi adamlarını üniversitenin yönetimine nasıl seçtiklerini de, üniversitedeki eylemin başını çeken Prof. Cem Say anlatıyor. Yani itiraf çetenin içinden!
Akit Gazetesi'nden Harun Sekmen, Prof. Say'ın geçmişte yaptığı konuşmaları ve yazıları inceleyerek yaptığı haberde Say'ın itirafını ortaya çıkarmış. Haberden okuyalım: "Prof. Dr. Cem Say, kaleme aldığı köşe yazılarında ve verdiği röportajlarda skandal nitelikte itiraflarda bulunuyor. Say haftalık Oksijen Gazetesi'ndeki "Üniversite daha iyisini hak ediyor" başlıklı yazısında "Ortalamanın bu denli üzerinde, bu denli bilgili bir topluluğu 'yönetmek' zor iş. Meslektaşlık ruhu olmadan olmaz. Bu nedenle (kanun böyle demese de kitabına uydurarak) bütün kademelerdeki yöneticilerimizi yıllardır o birimin hocaları arasından seçimle belirliyoruz. Rektörlük bu yönetim kademelerinin en zoru elbette".
Say'ın "Kitabına uyduruyorduk" sözünü hukukî olarak değerlendiren HUDER Genel Başkan Yardımcısı Avukat Harun Akdere "YÖK soruşturma başlatmalı" diyor: "Say'ın sözleri hukuksuzluğun dayatılmasının itirafıdır. 'Yasal değildi ama kitabına uyduruyorduk' diyor... YÖK soruşturma başlatmalı ve başta 'Geçmişte rektörlük seçimini kitabına uydurup biz yapıyorduk' itirafında bulunan Cem Say olmak üzere, eylemleri organize eden militanlaşmış kadronun üniversite ile ilişikleri kesilmelidir. "Rektörlük seçimlerini kitabına uyduruyorduk" itirafı başlı başına soruşturma konusudur. Say'ın itirafı TCK 314 de olabilir, 220 de olabilir, adli soruşturma konusu edilmeliydi. Hâlâ da yapılabilir. Eylemler hakkında konuşan unsurlar savcılık önüne de çıkarılmalı ama öncelikle akademi ile ilgili kanunlara muhatap kılınmalıdırlar. Bunlar devlet memuru, ne kadar "Değiliz" deseler de kanunlar karşısında öyleler, 657 sayılı kanunun 125/Ea-b maddeleri önemlidir ve bunlara uygundur."
AK Parti devlet içindeki çeteleri temizlemişti, görülüyor ki sıra üniversitedeki çetelerde!..