Boğaziçi Üniversitesine rektör atanmasına yönelik protestoların hedefi, elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Bu protestoların demokrasi, bilimsel özgürlük falan kisvelerine bürünmesi, bu ülkede cunta darbelerini, 15 Temmuz ihanetini görmüş kimseyi ikna edemez, inandıramaz.
Gösterilerin organize olması, Mısır’daki Sisi darbesinde öne çıkan sosyal medya üzerinden tezgâh kurulması ve en önemlisi teröristlerin işin içinde olması; Gezi kalkışmasından daha çaplı bir hazırlık ile karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir.
Hedef rektör ataması olsaydı, o “katil polis” sloganı atılır mıydı?
PKK’nın, FETÖ’nün, bütün devlet ve millet düşmanlarının Boğaziçi’ndeki militanlara, teröristlere destek vermesi şaşırtıcı mıdır?
Türkiye’nin Kuzey Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Irak’ta, Balkanlar’da, Azerbaycan’daki güçlü varlığı, dışarıda kimi rahatsız ediyorsa, hepsi içerdeki etki ajanlarını faaliyete geçirdiler.
Hedef, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Hedef, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir.
Hedef Cumhur İttifakı’dır.
Muhalefet partilerinin, hemen protestocuları savunmaları ve teröristleri gizlemeye çalışıp dikkatleri Erdoğan düşmanlığına çevirmeleri, kendilerini ele vermiyor mu?
Hadi Kılıçdaroğlu’nu, Canan Kaftancıoğlu’nu, cezaevinden, “Ne yaptınız gençler ya, sesiniz buraları sallıyor. Kim bilir, nereleri titretiyordur" diyen eli kanlı Selahattin Demirtaş’ı anladık.
Pekiyi yıllarca devlete sahip çıkan, PKK’ya, terör örgütlerine karşı duranların kin ve nefretten gözlerinin dönmesine ne demeli?
Bakınız ve hayretler içinde kalınız:
Meral Akşener: "Bu rektör atamasını büyük bir şımarıklık olarak görüyorum. Ayıp ve şımarıklık… Bu arkadaşların ekonomik imkânları zayıfsa başka türlü değerlendirin, bir sürü sarayda danışmanlıklar var, getirin…”
Temel Karamollaoğlu: "Yandaş tayini, bir kural haline geldi. Geçmişte AK Parti’de aday olduysanız, sivil hayata döndüğünüzde size itibar ediliyor."
Ahmet Davutoğlu: Kin üzerine bir şey inşa edilmez. Kalite düşmanlığı da var, bir vasat olacak onun üstündeki her şeyi tasfiye etme kafası, 12 Eylül kafasıdır. Üniversite, ram olunacak bir yer değil… (Canan Kaftancıoğlu gitmiş) ben de giderdim, burada işim olmasa ben de giderdim. Gençlik Kollarımıza siz de gidebilirsiniz dedim. "
Ali Babacan: Rektör görevlendirmelerinde liyakat esas olmalı. Türkiye'nin gözbebeği bir eğitim kurumu Boğaziçi Üniversitesi. Başarılı kurumları sıradanlaştırma gibi bir eğilim var. Bu çok tehlikeli…”
İşin ilginç yanı, yeni rektör Melih Bulu, Ahmet Davutoğlu’nun İstanbul Şehir Üniversitesi’nin İktisadi ve İdari bilimler fakültesini kuran akademisyen. Ali Babacan da kendisini yakından tanıyor. Ve şimdi ikisi de Erdoğan düşmanlığı yüzünden, liyakatini bildikleri bir insanı harcıyorlar.
Aslında kendilerini harcıyor, bitiriyorlar.
Türkiye, Batı’nın gerçek yüzünü, 15 Temmuz ihanet girişiminde bir daha gördü.
Canavar; demokrasi, medeniyet, özgürlük, insan hakları deyip geliyor ve sonra dişlerini gösteriyor.
Washington’daki Vandallığın anlattığı gerçek, tam da budur…