Birleşmiş Milletlerin asıl amacının Filistin topraklarında devlet kazandırmak olduğunu söylemek pek de abartılı olmaz (Darbeden Beter Vesayetler--Nuh Albayrak s.366) Çünkü BM'nin ilk önemli mesaisi İsrail Devleti'ni kurmak olmuştur.
Ancak aynı BM, Müslüman coğrafyasındaki emperyalist işgallerle ve onların kullandığı terör örgütlerinin akıttığı kanlar, aldığı canlarla hiç ilgilenmedi.
Hıristiyan Batı II. Dünya Savaşı süresince Nazilerce yürütülen Yahudi soykırımına ses çıkarmayıp müdahale etmemenin ve sonuçta 8 milyon Yahudi'nin öldürülmesinden kendini sorumlu tutuyordu. Vicdan azabından (!) kurtulmak içinse İsrail'in bir dediğini iki etmemeye kararlıydı.
Şimdi; 1994'te Ruanda'da yaklaşık 1 milyon Tutsi azınlık, Hutular tarafından katledildi. O sıra bölgede görevde bulunan BM'nin "Destek Misyon Gücü" görev tanımı soykırımları kapsamadığından (!) bu katliama seyirci kaldı.
Derken 1994'te Avrupa'nın göbeğinde 8 bin Müslüman Boşnak soykırıma uğramış, binlerce kadına tecavüz edilmiş, BM, bu soykırımın yaşandığı Srebrtenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş ama Müslümanların güvenliğini sağlamaya hiç yanaşmamıştı.
Hatta orada bulunan Hollandalı askerler, soykırım yapan Sırp canilere yardım etmişti. Ve BM bu katliama soykırım bile diyememişti.
BM'yi tutsak alan beş devletin ne coğrafi ne etnik ne de inanç bakımından dünyayı tam olarak temsil etmesi mümkün değildir. Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Dünya Beşten Büyüktür" söylemi dünyanın BM Güvenlik Konseyine artık boyun eğmeyeceğinin bir göstergesiydi.
Öte yandan ABD, PKK/YPG terör örgütüne on binlerce TIR dolusu silah göndermekte... Gelin görün ki BM gene kılını kıpırdatmamakta!