Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Rusya'nın Ukrayna'da işgal ettiği Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerini yasadışı ilhakını 143 lehte oyla kınadı. Karar, tüm devletlere, BM'ye ve uluslararası kuruluşlara Rusya'nın ilhak iddialarının hiçbirini tanımama çağrısında bulunuyor ve Rusya'nın ilhak beyanının derhal geri alınmasını talep ediyor.
BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi Rusya kararı veto edecek. BM kararlarının yaptırım gücü var mı bir tartışma konusu. Ancak oylamadaki tablo ülkelerin taraflara bakışını göstermesi bakımından önemli.
Oylamada Rusya'nın yanı sıra Belarus, Kuzey Kore, Suriye ve Nikaragua aleyhte oy kullandı.
Çekimser üyeler dikkatimizi çekmiyor değil. Çin, Hindistan, Güney Afrika, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Ermenistan, Pakistan, Cezayir, Mali, Etiyopya, Mozambik, Tanzanya, Sudan dahil olmak üzere 35 ülke çekimser kaldı.
Çok kutuplu dünyanın Afrika'da yarattığı bölünme dikkat çekici. Çin ve Rusya'nın Afrika'daki nüfuzu bildiğimiz bir gerçek. Her iki ülkenin de Afrika'da yaptığı yatırımlar BM oylamasına etki ediyor. Haritaya baktığınızda Fransız tesirinin giderek azaldığını görebilirsiniz.
Avrasya hattında ise Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan çekimser kalırken Azerbaycan, Türkmenistan, Venezuela, İran, Kamerun gibi ülkeler oylamaya katılmayarak tutumunu belli etmiyor. Yahut tepki çekmek istemiyorlar mevcut atmosferde.
Küresel savaşın çoktan başladığını ve farklı cephelerde mücadelenin sürdüğünü defalarca yazmıştık. Savaş yalnızca klasik usulde yürümüyor. Ticaret, enerji, gıda, siberalan, uzay vb. sahalarda kendisini gösteriyor.
BM oylamasında Taliban kontrolündeki Afganistan Rusya'yı kınarken Pakistan ve Hindistan çekimser oy vererek taraflarını belli ediyorlar. Hindistan'ın tutumu Birleşik Krallık'ın yeterince nüfuz edemediği anlamına geliyor. Hakeza Pakistan siyasetinde de Londra'nın tesirli olduğu sıkça söylenirdi. Eski Başbakan Navaz Şerif'in Londra'da yaşadığı söylense de Şahbaz Şerif iktidarı pozisyonunu Asya'ya yaslıyor.
Türkiye, Rusya ile birçok diplomatik meseleyi masada yürütmesine rağmen Ukrayna'nın ilhakını kınıyor. Türkiye en baştan BM sisteminin çöktüğünü ve güvenlik konseyindeki daimi veto yetkisinin adaletsizliğini vurguluyor.
Türkiye'nin uluslararası arenada kendine özgü tutarlı tavrı saygınlığını artırıyor. Bölgesinde olup bitenlere seyirci kalmayan ve haksızlıklara karşı sesini yükselten Türkiye gıpta ile takip ediliyor.
Bakmayın Rusya'yı, İngiltere'yi ve ABD'yi gözünde büyütüp teslimiyetçi dış politika isteyenlere. Jeopolitik avantaj ve tarihin akışı Türkiye'den yana. Küresel siyasetin gerilimi içinde Ankara merkez ülke olduğunun farkında. Erdoğan ise Türkiye Yüzyılı derken önümüzdeki fırsatları bilerek konuşuyor.
Dünyayı nükleer felakete sürüklemek isteyenlere karşı Türkiye'den yükselen ses çok anlamlı. Tarihin bu kritik dönemecinde bu toprakların sesi adaleti ve vicdanı temsil ediyor.