Dünyaya nizâmât veren demokrasiden insan haklarından dem vuran batı medeniyetinin çirkin yüzünü bir kez daha kanlı ve canlı olarak seyrediyoruz.
Rusya'nın katil olduğunu öğrenmek için Ukrayna saldırısına ihtiyacımız yok bizim.
Biz Suriye'de on yıldır yaptığı katliamlardan biliyoruz Rus emperyalizminin ne olduğunu.
Fakat, BM, NATO, ABD, AB hepsinin bir hikâye olduğunu Ukrayna'da bir kez daha görüyoruz.
Batı bir kez daha kendisine güvenilemeyeceğini dünyaya ilan ediyor.
Batı'nın ipiyle kuyuya inilmeyeceğini Ukrayna'da olduğu gibi kendisine güveneni yalnız bırakacağını görüyoruz.
Her ne kadar ABD dağılmasını ve bölünmesini önlemek için Ukrayna olayını kullansa da NATO'nun etkisiz bir yapı olduğu artık netleşmiştir.
Askeri bir yapı olan NATO'nun genel sekreteri işgale karşı kuvvetli siyasi cevap vereceğini ilan ederek NATO'nun bittiğini zaten ilan etmiştir.
Askeri paktın cevabı askeri olur, siyasi olmaz!
Aslında Varşova Paktı kendini feshedince NATO'nun da feshetmesi gerekirdi ama düşman rengini yeşile çevirerek terörle mücadele gerekçesiyle İslam coğrafyasını tahrip eden bir kuruluş olarak işlev gördü.
Ukrayna'nın üye olmamasını gerekçe olarak gösteren NATO Afganistan'a müdahale ederken üyelik şartı aramadı!
Başkan Erdoğan'ın dediği gibi daha etkin davranabilirdi ve Rusya'nın askeri müdahalesini önleyebilirdi!
Oysa ABD Ukrayna'ya Amerika askeri göndermeyeceğini peşinen ilan ederek Rusya'nın müdahalesine yeşil ışık yakmıştı!
Dahası Amerika başta olmak üzere NATO üyesi ülkeler teröristlere silah ve mühimmat desteği vermekten çekinmeyen bir politika takip etmiştir.
Sadece bununla da yetinmemişler teröristlerin mesela Suriye'deki özerklik taleplerine açıkça destek vermişlerdir/vermektedirler!
Dolayısıyla NATO üyesi ülkelerin Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden bahsetmeleri ikiyüzlülüklerinin açık delilidir.
Hani nerde 40 bin kişilik Mukabele Kuvveti?
Lafı uzatmanın bir manası yok. BM bitmiş, AB çökmüş, NATO ölmüştür.
Ukrayna işgali yeni bir dünya düzeninin doğum sancılarıdır. AB'ye ABD'ye güvenenler kaybetmeye mahkûmdur.
Yeni düzende söz sahibi olmak için özellikle ordu ve savunma gücü belirleyici faktörler olacaktır.
Başkan Erdoğan'ın 20 yıldır savunma sanayiine yaptığı yatırımlar, savunma sanayiinde yüzde yirmi yerli üretimden yüzde seksenlere çıkılmış olması, yeni dünya düzeninde önemli rol oynayacağının göstergelerinden biridir.
Teröristleri korumak için insan hakları karnemizi düşük gösterenler kimseyi aldatmasın.
Türkiye doğudan batıya, mazlumların yanında durarak bütün dünyaya hak hukuk ve insanlık dersi vermiştir.
Evet, Türkiye bir taraftan BM ile de ABD ile de AB ile de Rusya ile de dengeli ilişkiler kurarken öte taraftan da kendi çıkarlarını bölge çıkarlarını önceleyen politikalar takip etmiş; hiç birine teslim olmamış ve hiçbirinin haksızlığına da sessiz kalmamıştır.
Bu yüzden de Başkan Erdoğan küresel güçlerin istemediği adamdır!
Başkan Erdoğan'ı eleştiren ve iktidara talip olan ana muhalefet liderinin S400 saçmalamasını anlıyoruz. Makamını borçlu olduğu çevrelere diyet borcunu ödüyor.
Bir de küçük ortağının bir açıklaması var ki evlere şenlik. Diyor ki:
"Türkiye, Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı; kendisini kırılgan hale getiren S 400'lerden acilen kurtulmalı; Akkuyu Nükleer Santrali'ni derhal millileştirmeli; bölgesel istikrara risk oluşturabilecek Kanal İstanbul projesini durdurmalıdır."
ABD himayesindeki FETÖ mensuplarının ve sempatizanlarının bu liderin partisini neden destekledikleri bu açıklama ile daha net anlaşılır hale gelmiştir!