Almanya her zaman iyi futbol oynar da, bu kez Dünya Kupası’nda daha da iyi oynadıkları fark edildi. Brezilya’nın eksik tarafını fark edip, maça yüklenip fırsatla rakibi devirmeleri, başarıydı. Bilenler, Almanya’nın bir gecede bu duruma gelmediğini, Alman futbol endüstrisinin 2000 yılından beri futbol çalıştığını ve futbolu yeniden tanımladığını anlatıyorlar. Brezilya tarihten gelen başarıların anıları ve doğal hayatın romantizmi altında ezilirken, Almanya çalışıyormuş.
Almanya 2000 yılındaki Euro finallerinde hezimete uğrayınca futbol kafasını değiştirmeye karar vermiş. Ülkelerin futbol felaketlerine uğramaları, herşeyi silip en baştan başlamaları için vesile sayılıyor. Yine Belçika, uğradığı futbol felaketi üzerine aynı çalışmayı yapmış. Brezilya’nın da son felaket üzerine herşeye yeniden başlayıp yeni bir futbol kurması umulur.
Hele Belçika... Dünya Kupası’nın 5 favori takımından biri, Belçika idi. Elendiler, ama başarılı oynadılar. Belçika’nın futbol felaketi Euro 2000’e dayanıyor, erkenden ilk turda eleniyorlar... Felaketin unsurlarından biri 2-0’lık Türkiye yenilgisi. Ve felaketin ardından, Belçika futbolu yeniden yazmaya karar veriyor.
Milli takımın başına Sablon geliyor. Sablon sıfırdan başlıyor. 2 yıl genç takımlar şampiyonalarına gidip yetenek bakıyor ve o zamanın en iyileri Fransa ve Hollanda milli takımlarını inceliyor. Belçikalı genç takımların oynadığı 1500 maçın videolarını üniversite uzmanlarına inceletiyor. Ve Belçika’da ortalama bir oyuncunun 20 dakikada 4 kez topa dokunduğunu saptıyor: Yani oyun yavaş ve millet toptan kaçıyor... Aynı zamanda alt liglerin antrenörleri ile -oyuncu nasıl eğitiliyor, taktik nasıl veriliyor- toplantıları yapıp, ortak başarıyı ve genel yanlışları topluyor.
2004’te bu çalışmaların sonunda yeni futbol master planı çıkıyor. Plan, çocukları dar sahada oynatmaya başlıyor. Benzer uygulama ABD’de de var... Geniş yeşil alanlar minik sahalara bölünmüş. Yalnızca çim ve beyaz kireçle sınırlanmış, yan yana uzanan onlarca saha. Tribün yok. Oyunu izleyecek olan, taç çizgileri boyunca uzanan boş şeritlere şezlong getirip oturuyor.
7 yaş altındaki çocuklar 2’şer oyuncuyla minik sahada oynuyor. Kale, iki bayrağın arası... 7-9 yaş grubu 5’e 5 oynuyor, biraz daha büyük sahada ve minyatür kale... 9-11 yaş 8’e 8 takımla oynuyor. Ve en fazla nizami sahanın yarısı kullanılıyor. Takımlar maç yapıyor, ancak skor tutulmuyor. Maç sonunda iki takım oyuncuları dizilip el sıkışıyor, diğerini alkışlıyor. Ve takım, diğer takım için tezahürat yapıyor: —Skor umurumuzda değil, Bizle maç yaptığınız için teşekkür ederiz—... Centilmenlik de küçük yaşta öğrenilen ve öğretilen birşey.
12 yaşta normal sahaya geçiliyor ve 11-11 takım ancak burada uzun pasa geçiyor ve oyuncu, takım, maç skoru tutulmaya başlıyor... Dar sahada çocuk top sürmeyi ve yan pası öğreniyor. Sonra büyük sahada uzun pasa geçiliyor. Belçika yeni sistemde bütün takımları ‘4-3-3’ oyuna zorluyor ve küçük sahada çocuklar 4-3-3 için yetiştiriliyor.
Belçika Futbol Federasyonu hem bu sistemde çocukları yetiştirmiş, hem de genç takımları açık, hücum oynatmaya başlamış. Hatta Anderlecht ve Standard Liege gibi köklü takımların oyunlarına da müdahale edip 4-3-3’ü zorlamış... Hedef hep: Topa yüzde 100 sahip olmak. Savunmayı bırakıp iyi hücum oynamaya başlamışlar. Maçı hep kazanamıyorlar, ama iyi oynuyorlar. 5-6 yılda genç takımlar kıvama gelmeye başlamış...
Bu arada geliri sınırlı Belçika kulüpleri genç oyuncuları diğer büyük Avrupa takımlarına transfer edip büyük paralar kazanmaya ve parayı futbola yatırmaya başlamış. Toplu yetenek üretimi olunca, toplu yetenek transferleri önemli gelir kaynağı olmuş. Milli Takıma bu oyuncular zaten geri geliyor. Belçika’nın 2014 Dünya Kupası’na getirdiği 23 oyuncu da ülke dışında, Avrupa’da oynuyor. Çoğu İngilitere’de.
Belçika’nın nüfusu 11 milyon. Futbolcu havuzu sınırlı. Ülke göçmen de çekiyor. Afrika ile eski bağları var, bu sayede göçmenlerden futbol yetenekleri arayıp bulmaya yoğunlaşmışlar.
Belçika Dünya Kupası’nda Arjantin’e çeyrek finalde 1-0 ile elendiği maça kadar uzun süre yenilgi yüzü görmemişti. Milli takımın hâlâ basit çocuk antrenmanları ile ısındığı bildiriliyor. Ve başarının bir diğer sırrı: Futbolculara keyif alarak, mutlulukla oynamaları, oyundan zevk almaları söylenmiş. Güzel futbol için zaten mutlu, neşeli futbolcular lazımdır.
twitter.com/selimatalayny