Sevgililer gününde annenin yanaklarına kondurduğun öpücükleri kıskandım bugün.
Sevinç içinde sarılıp öptü seni..
Sevgililer gününde senin sevdalarını dökmek kelimelere ne kadar zor, bunu bir kez daha anladım..
Ama bir gerçek var ki, sen bizim ortak sevdamızsın Zerdeşt. Seni tanıyan bilenlerin ortak sevdası..
İçine hapsettiğin, paylaşamadığın bütün sevdalarının şahitleriyiz biz..
Her zaman hüzünlü, her zaman kahırlı şahitler.
Küçük bir oda..Hayatın bu odada geçiyor. Yağmuru, karı bu odanın içinden seyrediyorsun. Güneşli günlerin keyfini ilk bu odada yaşıyor, rüzgarın gücünü bu odanın içinde duyuyorsun.
Sokaklara yağan karı balkona çıkıp tekerlekli sandalyenin içinden seyre koyulduğun zamanlarda, gözlerini kar tanelerine dikiyor ve ıssız sokakların karla kaplanan aydınlığına bir anda karışıp gidiyorsun..
Kar yağdığı vakitler..
Ah, senin camlı balkondan sokaklara dalıp gittiğin zamanlar..Ruhunu zincirlerinden koparıp atmış gibisin sanki..
İmkansız sevdaların peşinden sonu belirsiz yolculuklara çıkmaya hazırlanan, sabırlı aşıklar gibisin.
Bu yolculuklara çıkmak var, ama sonunda kavuşamamak da var..
Yıllar yıllar önce..O zamanlar yürüyordun, parklara gidiyor, o parklarda saatler geçiriyordun.
İlk aşklarını yaşadığın mekanlardı parklar. Bütün yeni yetme gençler gibi, gördüğü her kıza çabucak aşık olman, bizi hiç şaşırtmıyor, o parklarda gördüğün kızları bize anlatmaktan hoşlanıyordun.
Kaç aşık senin gibi davranır bilemem, ama senin sevdalarını hiç gizlemeyen bir aşık olduğundan eminim artık. Hoşa giden bir durum bu ayrıca.
Hep yanıbaşımızdasın ya, bakışlarımızı çevirdiğimiz her yerde seni görüyoruz ya..
Cesaretimiz bundan belki.. Sevdalarını sorgulamayı adet edindik. Biz soruyoruz, sen bildiğin birkaç kelimeyle de olsa anlatmaya başlıyorsun, kalbinin içine sakladığın her şeyi ve içinde kopan fırtınaları..
Sakin sakin anlatıyorsun bize..
Sevgililerin..Menenjite yakalandığında onları unuttun. Hafızan sildi onları..Şimdi yeniden hatırlamadasın. Eski hayatının parçacıkları, eski hayatının sevdalarını yani..
Hatıraların, geri döndüğünde yeniden düşünüyorsun onları ve bize anlatıyorsun zaman zaman.
Sadece sen ve o..
Huzurlu, ağrısız zamanlarında güzel güzel anlatıyorsun.
Elini tutacaksın, onu kimseyle paylaşmayacaksın, beraber yaşayacağınız evin perdelerini, mobilyalarını beraber seçeceksin, arada bir yemeğe çıkacak, onu sinemaya götüreceksin. Elini sımsıkı tutacaksın..Hiç bırakmayacaksın..Ve işte bu mutlu anlarında kimseyi, yanında istemeyeceksin.
Sadakatine yıllardır hayranız senin..Bağlandın mı tam bağlanıyorsun, sevdin mi Allahına kadar seviyorsun.
Bağlılığını güçlü kılan en büyük erdemin, sadakatindir senin.
Vefalı ve sadık bir aşık olarak hatırlanacaksın her zaman, inan..
Hayatına girdiğinden emin olduğumuz kızlara uzun bir zaman sadık kalıyorsun..
Sadakatine hayran olmamak mümkün değil doğrusu.
Sonra , bazen çaktırarak bazen de çaktırmadan sevdalandığın kızlar seni artık aramaz sormaz olunca, unutur gibi oluyorsun her şeyi..
Artık yeni bir sevdaya yelken açmanın zamanıdır..
Bu yıl..O karlı günlerde..Yelken açtın yeni bir sevdaya ve buldun onu.
Ne yazık ki, o biraz uzaklarda..Ankara’da değil, başka bir şehirde yaşıyor. Aradabir gelecek ve elini tutacak senin..Avuçlarının sıcaklığını hissedeceksin..
Çok sürmeyecek bu mutluluk anları. O şimdi yaşadığı şehre geri dönecek..Ve sen hatıralarınla baş başa kalacak, hasret biriktirmeye başlayacaksın..
Ah be oğlum,
Demeye dilim varmıyor ama, “Ne kadınlar sevdin zaten yoktular - Ne kadınlar sevdin zaten yaşamadılar - Böyle bir sevda görülmemiştir.”