Türkiye’de sokaktaki insandan siyasetçiye ve elitlere kadar herkes Obama’yı destekledi. Yani, hepimiz Obamacıydık. Romney’e ise bizim mahallede hiç rağbet yoktu. Gizli gizli sempati duyanlar var idiyse de, sesleri hiç çıkmadı.
Aynı şekilde, Avrupa’da ve dünyanın büyük bölümünde Obama’ya benzer bir sempatinin olduğunu biliyoruz. Dünyadaki genel fotoğrafa baktığımızda, Romney’e İsrail dışında ciddi bir desteğin olduğunu söylemek mümkün değil.
Peki, herkes Obama’yı çok mu seviyor?
Elbette böyle değil. Ama, tek kutuplu dünyada Amerika’da neyin olup bittiği hala hepimizi yakından ilgilendiriyor. Dolayısıyla, gönüllü ya da gönülsüz bir şekilde Amerika’daki başkanlık seçiminde taraf olmak durumunda kalıyoruz.
***
Herhalde, bu yerkürede yaşayan insanlar olarak Beyaz Saray’da dünyayı ateşe vermeye meyilli birisinin oturması hiçbirimiz istemeyiz.
Çünkü, dünyanın hafızasında ikinci Bush döneminin çok kötü hatıraları var. Bu dönemde, Amerika’da yönetimi ele geçiren Neo-conlar, sadece İslam coğrafyasında büyük katliamlara imza atmakla kalmamış, aynı zamanda Avrupa dahil bütün ülkeleri, “Ya bizdensin, ya da düşman” şeklinde kategorize ederek, adeta bir ‘korku imparatorluğu’ oluşturmuşlardı.
İşte, dünyayı korkutmaya dayalı Bush yönetimlerinin oluşturduğu Amerikan algısı yüzünden, gerek müttefik ülkelerde gerekse dünyanın diğer ülkelerinde Romney’e karşı hep mesafeli bir duruş oluştu. Hele, etrafındaki ekibin eski Neo-conlardan oluşması hepten tedirgin ediciydi.
Ancak kabul etmek gerekir ki, başkanı biz değil, Amerikan halkı seçiyor. Obama’nın ikinci kez seçilmesi sonucundan baktığımızda, ABD seçmeninin de savunma harcamalarını arttıracağını, yani
savaş vaadeden
Romney’i onaylamadığını görüyoruz. Bu tercih, hepimiz için umut verici bir adım.
Eğer Romney kazansaydı, muhtemelen başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın değişik bölgelerinde daha militarist bir Amerika ile karşı karşıya kalacaktık ki, bu hepimiz için ölümcül bir dünya demekti.
Elbette, Amerikan halkı Obama’yı çok başarılı bulduğu için ikinci kez seçmedi. Muhtemelen, Amerikan seçmeni de militarist bir dil kullanan Romney’le ABD’nin başına olmadık belalar gelebileceğine inanmış olmalı ki, silahlanma bütçesine fren koyan Obama’yı tercih etti. Çünkü, Romney’i seçmek, kelimenin tam anlamıyla bir ‘Neo-con kumarı’ da olabilirdi.
Kuşkusuz, gerek Amerika içinde gerekse dünyada Obama’ya bağlanan umutlar, birinci dönemde karşılığını yeterince bulmuş değil. Ama her şeye rağmen Amerikan seçmeni, ilk 4 yılda değişim adımları atan, sağlık reformu için kolları sıvayan, zenginlere vergi artışı planları yapan ve daha da önemlisi, ‘militarist’ bir Amerikan algısına mesafeli duran Obama’ya bir şans daha tanıdı.
Amerika’daki seçim sonuçlarını, Obama’ya duyulan güvenden çok, hem Amerikan toplumunun hem de dünyanın hafızasına kazınan ‘Neo-con korkusu’ndan kaçış olarak yorumlamakta yarar var.
Dünyanın ünlü yazarları sizi bekliyor
Yeni Türkiye’nin öncüsü olan STAR gazetesi, kültürel anlamda yeni bir hizmetin altına daha imza atıyor. Okurlarımız, sadece 29 kupona ‘TERCİHLİ TÜRK VE DÜNYA KLASİKLERİ SETİ’ne sahip olabilecekler.
Şimdi, Shakespeare, Dostoyevski, Charles Dickens, Tolstoy, Stefan Zweig, Emile Zola, Balzac, Stendhal, Maksim Gorki, Mehmet Akif, Nabizade Nazım, Şemseddin Sami, Namık Kemal, Ahmet Haşim, Halil Cibran, Yusuf Has Hacb gibi pek çok değerli yazar sizi bekliyor.