Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) hareketinin, iki yıl gibi kısa bir zamanda Irak-Suriye coğrafyasında İngiltere büyüklüğünde bir alana hakim olup, yaklaşık 25 milyon nüfuslu “fiili devlet” konumuna gelmesi şaşkınlık cümleleri ile yorumlanıyor. “Bu iş nasıl oldu?” sorusu gündemde. Oysa, işin öncesini iyi biliyorsanız, gelişme pek de şaşırtıcı görülmemeli.
Başbakan Davutoğlu’nun Suriye’deki Beşar rejimi ile uzun süre Bağdat’ta iktidar olmuş Maliki’nin Sünni Arap nüfusa yaptıklarının bu tür bir gelişmeye yol açtığı, Irak’ta herkesi kucaklayan ulusal bir hükümet kurulmadan ve Suriye sorunu çözülmeden bu işin altından kalkılamayacağına ilişkin analizi doğrudur. Ama, bugün geldiğimiz noktanın aslında 1979 yılında başlamış bir siyasi planın devamcısı olduğunu göz ardı edemeyiz. IŞİD, 24 Aralık 1979 günü başlayan ve 15 Şubat 1989 günü de sona eren Afganistan’daki Sovyet işgalinin bugünlere kadar uzanan yapılanmasıdır.
Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal ettiğinde, direnişi Mücahid örgütler üzerinden tasarlayan ve uygulayan dönemin ABD Başkanı Carter’in Güvenlik Baş Danışmanı Zbigniew Brezezinski’nin attığı bu adım, ilerleyen yıllarda Taleban ve El-Kaide’ye, devamında da IŞİD’e dönüştü.
Bu söyleşiye dikkat...
Brezezinski’nin 15 Ocak 1998 tarihinde Alexander Cockburn ve Jeffrey St.Clair ile yaptığı söyleşinin şu bölümü, Amerikan yönetimlerinin önce ittifak kurup sonra da savaşmayı gelenek haline getirdikleri selefi/radikal hareketlerle ilişkisinin başlangıç noktasını aktarması açısından önemlidir:
Soru: CİA eski Başkanı Robert Gates, Gölgelerin İçinden isimli kitabında, Afganistan’daki Mücahid gruplara askeri yardımlarınızın Sovyet işgalinden 6 ay önce başladığını söylüyor. Bu doğru mu?
Brezezinski: Evet. Resmi tarihimiz, CİA’nın Mücahidlere yardımının 1980’lerde başladığını yazmaktadır ama, fakat gerçek, yardımın Başkan’ın 3 Temmuz 1979’da imzaladığı talimat ile başladığıdır. Bunu, işbaşındaki Sovyet yanlısı hükümeti devirmek için yaptık ve yardım başlatmamızın kısa sürede bir Sovyet işgaline yol açabileceğini Başkan Carter’a söyledim.
Soru: Bunu biliyordunuz ve başlattınız, devamında işgal geldi ve bu kez açıktan yardımı yaptınız. İşgale neden olmaktan dolayı bir pişmanlık yaşıyor musunuz?
Brezezinski: Neden pişman olayım. Yaptığımız iş Sovyetler’i Afganistan’a çekti, Carter’a, “nihayet Sovyetler’i kendi Vietnam savaşlarına çektik” dedim. Zaten 10 yıl savaştılar ve dağıldılar.
Soru: Yani, bu planınızla geleceğin radikal terör gruplarına yol vermiş olmaktan pişman değilsiniz...
Brezezinski: Dünya tarihi açısından hangisi önemlidir? Sovyetler’in dağılması mı, Taleban mı? Bazı Müslümanlar’ın ortaya dökülmesi mi, Orta ve Doğu Avrupa’nın özgürleşmesi mi? Bu soruların cevabı benim için önemli.
Bu yanıtın perde arkasında 1.5 milyon Müslüman Afgan sivilin ve 250 bin Mücahid’in ölümü var! Sözlerden, o Müslümanlar’ın Avrupa özgürleşsin diye öldüklerini anlıyoruz. O zaman bugün ölen Müslümanlar’ın da kimler için öldüklerini iyi anlamamız gerekiyor.
Bugün bölgede yaşadığımız olayların perde arkasında yatan beyin kimyası budur. Obama, IŞİD ile ilgili “savaş kararını” açıklamadan bir gece önce Beyazsaray’da Brezezinski ile yemek yiyordu.
IŞİD bir oyuncak...
1979 yılından bu yana, Suudi Arabistan’ın parası, Amerika’nın teknik desteğiyle oluşturulan bütün selefi/radikal hareketler aslında, Amerikan diplomasi ve askeri hedeflerinin bir oyuncağı olarak görev yaptılar. Bir süre kullanıldılar, sonrasında da yok edildiler. El Kaide’nin Amerikan komandoları tarafından öldürülen lideri Usame bin Laden 80’lerde CİA ile en yakın çalışan bir karakterdi. Belli ki, IŞİD lideri Bağdadi’nin de bir son kullanma tarihi var ve Washington’dan yapılan açıklamalar planlanan finalin 3 yıl sonrası olduğunu gösteriyor.
Neden 3 yıl? Bunu da Brezinski’nin 10 Ekim’de MSNBC TV’deki şu cümlesinden anlıyoruz: Bu hareket önümüzdeki dönemde Orta Asya ve Kafkasya’ya yayılacak. Bizim oraya askerimizi sokmamız, İslam’la 20 yıl savaşmamız demektir. Kobani’yi savunmak için Peşmerge güçlerinin oraya naklini sağlamamız yeterlidir.
Vay canına, adam duruma hakim ve 1979 senaryosundan vaz geçmeye de niyetli değil bunun için IŞİD’in en az üç yıl buralarda olması gerekiyor.
Dönelim MSNBC’deki “Türkiye neden Kobani’de etkin duruş sergilemiyor” tartışması üzerine söylediklerine: Türkler hiçbir zaman Amerika’nın uzun vadeli hedeflerini görmeden hareket etmezler. Onlara daima ne yapacağımızı ve bunun sonuçlarını iyi anlatmamız gerekir.
Demek, iyi tanımışız...