Şeytan'ın inananları aldatmak için kullandığı bir yöntemi anlatan güzel bir deyim vardır: "Şeytan bazen sağ gösterip soldan vurur." Bugünlerde bu deyimin yansımalarına hem toplumsal hayatımızda hem de siyasal alanda sıkça rastlıyoruz.
"Kızılcık Şerbeti" isimli dizi ilk çıktığı günlerde bazı sahneleriyle dindarlar tarafından beğeni görmüş laik ve seküler çevreler tarafından ise tepkiyle karşılanmıştı. Dizi bu sayede "muhafazakâr" olarak niteleyebileceğimiz bir seyirci kitlesi yakalayıp gündemde kendine yer edinmişti.
Gerek sosyal medyada gerekse diğer mecralarda dizi kimi sağ kesim tarafından sahiplenilmişti. Kimileri de birtakım itirazlarda bulunarak serzenişini dile getirmişti. Biz de bu sütunlardan bu dizide tehlike unsurları bulunduğunu ifade etmeye çalışmıştık.
Olumlu ya da olumsuz tepkilere istinaden dizinin oyuncuları da yapımcısı da savunma mahiyetinde açıklamalar yapmış, tepki gösterilmesini acelecilik olarak değerlendirip toplum ayrıştırmasının önünü alacak bir senaryoya sahip olduklarını dile getirmişlerdi.
Bu açıklamanın gerçekten izleyip de serzenişte bulunanlar için kâfi gelip gelmediğinden daha çok denetleyici mekanizmanın sükutu, senaristleri ve yapımcıyı cesaretlendirmiş olmalı.
Teşbihte hata olmaz, tıpkı İsrail başbakanı Golda Meir'in: "Sanıyordum ki Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler. Lakin korkulan olmadı. İşte o zaman anladım ki istediğimizi yapabiliriz, zira Müslümanlar uyuyan bir ümmettir." dediği gibi Müslümanların uykuda olmasından dolayı istediklerini yapabilme cesaretini buluyorlar!
Yazımızın başında zikrettiğimiz "şeytanın sağdan yaklaşıp soldan vurması" deyimi ete kemiğe büründü bu dizinin son iki bölümüyle.
Ramazan'ın ilk günlerinde yayınlanan bölümde yer alan bir sahne adeta Müslümanları küçümser ve onlara ders verir nitelikteydi. Oruç ibadetini yerine getiren bir kişiyi içkili mekânda iftar yapmaya götüren dizinin senaristleri, heybelerindeki gizli gündemlerini aşikâr ediverdiler birden.
Üstten bakmacı ve küçümseyici ifadeler seküler kesimin "rövanş alma" girişimiydi sanki.
Bu dizinin yeni "soldan vurması" ise son bölümüyle ortaya çıktı. Başörtülü bir bayanın öpüşme sahnelerinin gösterilmesi asla kabul edilebilecek bir manzara değil! Bizim edep anlayışımız zaten cinsel hayatın normalde de dizi sahnelerinde gösterilmesine karşı iken birden karşımıza ne gereği varsa başörtülü bir bayanın öpüşme sahnesi boca ediliverdi!
Korkarız bu gidişle muhafazakâr bir aileyi övermiş gibi diziye başlayan senaristler dizinin sonunda muhafazakârlığın canına ot tıkamaya niyetliler.
Bu olursa inanın hiç şaşırmayacağım. Şaşırdığım şey ise dindarların şeytanın sağdan yaklaşma oyununa en başında olduğu gibi yine aldanıp soldan darbe yemeleri.
Müslüman feraset insanıdır. Bu tür oyunlara prim vermemelidir.
Dizi sahnelerinde gördüğümüz "sağ gösterip sol vurma" oyunu bugünlerde siyaset sahnemizde de sergilenmeye başladı.
Dine ve dindarlara olan düşmanlıklarını yıllardır her platformda dile getiren ve bunu ifade etmekten asla geri durmayan CHP zihniyeti bugünlerde "Müslümandan daha çok Müslümancı" oluverdi.
Daha önceki zamanlarda gerek açıklamalarıyla gerekse yaşam tarzlarıyla laik ve seküler olduklarını ısrarla vurgulayanlar ne hikmetse seçim sathında birdenbire Müslüman kisvesine bürünüverdiler.
İftar masalarında oruç açma görüntüleri veren bu kesim, ellerini duaya açar gibi yaparak seçmeni kandırdıkları gibi Allah'ı da kandıracaklarını zannediyorlar. Sadece iftar zamanına özel olacak şekilde başlarını örtmeleri ise trajikomik bir olay.
Söz konusu çıkarlar olunca ve sonunda Müslümanlara soldan çakması söz konusu olunca hemen şeytanın meşhur taktiği "sağdan yaklaşma" oyunu sahneye konuldu. Hiç şaşırmadık çünkü biz bu oyunu insanın var olduğu günden bu yana defalarca gördük.
Şeytan elbette şeytanlığını yapacak ve türlü oyunlarını sergileyecek.
Önemli olan Müslümanın bu oyunlara aldanmaması ve gardını indirmemesi. Ancak bu sayede şeytanın sağ gösterip soldan vurmasının vereceği zararları telafi edebiliriz. Yoksa soldan gelecek darbenin vereceği zararları telafi etmek mümkün olmayacaktır.